Viyana bir çok kişiye göre olduğu gibi bana göre de dünyanın en şık şehirlerinden bir tanesi. Binaları, sokakları, dükkanları, kafe ve pastanelerinden aselet ve şıklık akıyor diyebilirim. Hele ki noel zamanı yolunuz Viyana’ya düşmüşse şehrin güzelliği sizi sarhoş ediyor. İkinci Viyana seyahatimi özellikle noel dönemine denk getirdim. Böylece Christmasmarkt yani noel pazarları konusunda dünyanın en başarılı şehrini ışıklar ve süsler içinde görme fırsatına sahip oldum.

Christmasmarktlardan başka bir yazımda bahsedeceğim. Bu yazımı Viyana denilince akla gelen bir başka güzellik olan kafelere adamaya karar verdim. İnsanların şıklıklarıyla göz doldurduğu, saatlerce kahve, çay veya içkilerini yudumlayarak sohbetler ettiği, iştahınızın tavan yapmasına neden olan inanılmaz görsellikteki pasta ve tatlı çeşitlerinin sergilendiği Viyana’da kafeler saymakla bitmez. Benim 3 günlük Viyana gezimde gözüme çarpan ve deneme fırsatına sahip olduğum kafelerden bahsedeceğim… Yazının sonunda Viyana’yı seyahat planlarınızın başına alacağınızdan eminim…
Central Cafe: Viyana kafeleri arasında en çok bilinenlerinden olan Central Cafe tıpkı ismi gibi şehrin tam ortasında yer alıyor. Eski bir banka binasında yer alan kafe 1876 yılında açılmış. Kafenin yıllar boyunca bir çok ünlü müdavimi olmuş. Bunlar arasında Sigmund Freud, Leo Trotzki ve Arthur Schitzler gibi sanat ve edebiyat dünyasından isimler bulunuyor. Kafe’nin pastaları çok lezzetli. Ancak ben yemeklerini çok beğenmedim. Kahve, pasta ve atmosferi için gitmek gerek. Genellikle kapısında bir sıra oluyor ancak sıra çabuk ilerliyor. Cafe’nin tasarımına bayılacağınızdan eminim…


Demel: Viyana’nın bir diğer ünlü kafesi Demel, 1787’den beri hizmet veriyor ama adının Demel K.U.K Hofzuckerbacker Wien olması ve bugün bulunduğu Kohlmarkt’a taşınması 1888’i buluyor. Şuan Do & Co’nun sahibi olduğu Demel’in pasta, tatlı ve çikolataları dükkandan içeri giren herkesin iştahını kabartıyor. Cam bölme ile ayrılmış atölye kısmında çalışan pasta ustalarını izleyebildiğiniz dükkanın kafe bölümünde kuyruk asla eksik olmuyor! Demel’in New York’da bir şubesi bulunuyor. Ayrıca Türk Hava Yollarının dış hatlar CIP launge’ında da pastaları servis ediliyor…



Hawelka: Leopold Hawelka tarafından 1939’da kurulmuş olan kafeye gidenler biraz hayal kırıklığı yaşayabilirler! Alabildiğine salaş, eski görünüşlü ve özensiz bir yer gibi gelebilir. Ancak kafedeki yaşanmışlıklar ve kafenin ruhu sizi alıp götürür. Oturup kitabınızı okudukça veya arkadaşlarınızla sohbet ettikçe neden Hawelka’nın yıllardır Viyana’nın sanatçı ve düşünürler tarafından tercih edildiğini anlarsınız. Kafe’de sadece başta melange olmak üzere kahve ve ilk açıldığı zamandan beri yapılan tatlıları Buchteln servis ediliyor.


Cafe Imperial: Viyana’nın en lüks otellerinden biri olan Imperial Hotel’in kafesi, tıpkı Sacher Cafe gibi kendi tortesini servis ediyor. Benim tercihim Imperial kafenin tortesinden yana. Çok daha lezzetli. İçinde marzipan ve gofret bulunuyor. Dışı çikolata kaplı. 3 farklı versiyonu bulunan tortenin farklı boylarda satılanlarından paket yaptırıp alabiliyorsunuz. Paketler çok şık!


Cafe Landtman: 1873’de kapılarını açmış olan Landtmann, Rathaus’un hemen karşısında bulunuyor. Müdavimleri arasında Hillary Clinton’dan Paul Mc Cartney’e, Sigmund Freud’dan Romy Smeding’e kadar bir çok ünlü isim bulunuyor. Özellikle Apfelstrudel’i çok ama çok meşhur. Yemeklerinin lezzeti de hiç fena sayılmaz. Burada apfelstrudel yapım kursları da düzenleniyormuş…




The Mozart Cafe: 1794 yılında Mozart’ın ölümünden 4 yıl sonra açılmış. Yeri çok merkezi. Müze gezenlerin dikkatini çok çabuk çekicektir. Hemen Albertina müzesinin karşısında Sacher oteli olduğu binada yer alıyor. Önünde bulunan yılbaşı ağaçların süslemesine bayıldım. Meşhur mozart çikolatasından süslemeler yapmışlar. Biraz sıra beklemeyi burada da göze almalısınız…


Cafe Sacher: Muhtemelen saydığım kafeler arasında en ünlüsü bu kafe. Bunun en önemli sebebi ise tortesinin şanının dünyaya yayılmış olması. İçi marmelatlı olan bu çikolatalı pasta aynı zamanda Viyana’daki hemen hemen tüm kafelerde bulunuyor. Sacher kafe’de bir süre sırada beklemeniz gereken yerlerden. Ama çok uzun süre beklemiyorsunuz. Dekorasyonu benim en beğendiklerimden. Cafe Sacher’e kadar gitmişken mutlaka Sacher tortesini denemelisiniz…




Cafe Gloriette: Maria Theresa’nın muhteşem sarayı Schönbrunn’un aslında bir anıt olarak inşa edilmiş kısmında ve Viyana’yı en güzel gören yerlerden birinde 1780’de kurulmuş olan bir kafe. Kafeye saraydan yaklaşık bir 15 dakika yürüyerek ulaşılıyor. Birazda tepe çıkmak zorundasınız ama buna değiyor. İç tasarımı çok başarılı…




Zum Scwarzen Kameel: Viyana’nın en cool cafelerinden. Dışında istiridye barı kuruluyor ve insanlar şarap ve şampanyalarıyla sosyalleşiyorlar. İçinde hem restoran kısmı hem de bar kısmı bulunuyor. Bar kısmında uzun masalarda ayakta kahve veya içkinizi içip birşeyler atıştırıyorsunuz. Hemen yanında Kameel’in marketi ve biraz ilerisinde de pastalarının satıldığı mini bir pastanesi bulunuyor…

Julius Meinl: Viyana menşeili dünyaca ünlü kahve zinciri Julius Meinl’in Graben caddesi üzerinde hem bir süpermarketi hem de kafe ve restoranı olan kocaman bir kompleksi bulunuyor. Süpermarketi bizim Macro centerlara benziyor ama çok daha fazla ürün seçeneği var. 2 katlı komplexin market 2 katına yayılmış. Alt katta kafe bölümü üst katta da restoranı bulunuyor. Viyana’ya gidildiğinde en azından marketi kesinlikle gezilmeli!!!



Viyana cafe/kahvehane kültürünü çok güzel özetlemişsiniz, elinize sağlık. Biz de “Bir Grande Türk Kahvesi Alabilir Miyim?” yazımızda Avusturya’nın meşhur Melange kahvesine değinmiş, onu dünyanın diğer kahveleriyle karşılaştırmıştık. Okuyucuların ilgisini çekebilir.
http://www.tale.company/blog/2014/10/8/bir-grande-turk-kahvesi-alabilir-miyim