İstanbul’daki bazı otellerin benim geçmişimde ayrı bir yeri olduğunu önceki yazılarımda da belirtmiştim. İşte onlardan bir tanesi daha; St. Regis İstanbul…
Aslında İstanbul’un en yeni ultra lüks oteli St. Regis. Ama şuan bulunduğu yerde eskiden Maçka oteli bulunduğundan ve benimde Ankara’da yaşarken İstanbul’a gelip gittiğimiz dönemlerde kaldığım otellerden biri olduğundan St. Regis konaklamamın benim için ayrı bir duygusu vardı.
Bir kaç ay önce açılan St. Regis İstanbul, İstanbul’un en lüks semtinde bulunmasının avantajını yaşıyor. Otelden dışarı adımınızı attığınızda kendinizi sayısız butik ve mağazanın bulunduğu Abdi İpekçi caddesinde buluyorsunuz. Hatta otelin altında bile dünyanın en seçkin markalarına ait mağazalar var. St. Regis’te konaklayan misafirler bu mağazalardan alışveriş yaptıklarında özel indirim uygulanıyor.
St. Regis’de her odaya bir butler servisi hizmeti sunuluyor. Butler size odanıza kadar eşlik ediyor, isterseniz bavulunuzu açıp yerleştriyor. Rezervasyon gibi konularda yardımcı oluyor. Diledğiniz saatte çay ve kahve servisinde bulunuyor. St. Regis’de konaklayan misafirlerin 2 parça ücretsiz ütü hakları bulunuyor. Kısacısı otel size kendinizi ayrıcaklı hissetmeniz için tüm imkanları sunuyor.
Otelin odalarının büyük bölümü Maçka Parkına bakıyor. Bir kısmı da Abdi İpekçi tarafında. Ben 6 katta balkonlu olan Deluxe odalardan birinde konakladım. Maçka Parkı, boğaz ve Taksim’e kadar olan geniş bir manzara ayaklarınızın altında. Bence bu katta konaklayan misafirler çok şanslı çünkü manzaranın tadını balkonda çıkarabiliyorlar.
Tüm odalar tasarımlarıyla lüks ve konforu çağrıştıyor. Otelin her yerinde karşınıza Dünya’nın ve Türkiye’nin önde gelen sanatçılarına ait eserler bulunuyor. Bentley’in Continental modelinden ilham alınarak tasarlanmış otelin en gözde odalarından biri olan Bentley gerçekten çok etkileyici.
St. Regis restoran ve cafeleri ile de açıldığı günden bugüne adından çok söz ettiriyor. Özellikle dünyaca ünlü şef Wolfgang Puck’un restoranı Spago, İstanbul’un en talep gören restoranlarından biri olmuş durumda. Özellikle yazın gelmesiyle birlikte açılan terası ve batıyla inanılmaz keyifli bir restoran olmuş durumda. Yemeğe gitmeseniz bile terasta müthiş bir manzaraya sahip olan barına bir içkiye gitmeli ve nefis Spago kokteyllerini denemelisiniz. Otlein sabah kahvaltısı da Spago’da veriliyor.
St. Regis Brasserie ise otelin giriş katında yer alan restoranı. Daha önce tadım için bir kaç kez gittiğim mekanın ambiyansı ve yemeklerini çok seviyorum. Adını Bloody Mary’i keşfeden Fransız barmenden alan Petit’O barda mutlaka Bloody Mary denemelisiniz. Misty Mary adlı Türk versiyonu da oldukça farklı. Bu kokteylleri St. Regis Brasserie’de de deneyebilirsiniz.
St. Regis’teki konaklamamdan çok zevk aldım. Nişantaşı’nın kalbinde, Maçka parkına doğru manzarayla ve akşam Spago’nun nefis kokteylleri ve müziğiyle keyifli bir akşam geçirdik…
St. Regis İstanbul; Mim Kemal Öke Caddesi, No:35 Nişantaşı, Şişli
www.thestregisistanbul.com/tr
St. Regis style yazısı için tıklayın…
YORUM BIRAKIN