

Soho House’a birkaç kez düzenlenen etkinliklere katılmak için ve birşeyler içmek için gitmiş olmama rağmen hiç yemek için gitmemiştim. Geçtiğimiz hafta Soho’nun İtalyan restoranı olan Cecconi’s’e berrydewblog ile birlikte gittik.

Aslında uzun zamandır aklımda Cecconi’s’e gidip yemeklerini denemek vardı. Çünkü geçtiğimiz yaz Soho’ya birşeyler içmek için gittiğimizde bir göz atmak için alt kata inmiş ve restoranın bahçe kısmını görüp çok beğenmiştim ve en kısa zamanda geleceğime kendi kendime söz vermiştim. Kısmet bir kış gününeymiş. O yüzden bahçe kısmınının keyfini zaruri olarak yaza bıraktık.

Hemen belirteyim Cecconi’s’in iç oturma kısmıda en az bahçesi kadar keyifli. Soho’nun kimliği ile örtüşen dekoru, uzunca barı, bardaki masa lambaları ile son derece şık bir ambiyansta yemeğinizi yiyorsunuz. Barın bulunduğu bölüm daha fine dining izler taşırken, hemen yan taraftaki kısım ise açık mutfağı ile daha casual. Cecconi, dünyadaki Soho House’ların hemen hepsinde bulunuyormuş. Bu arada İstanbul Soho Houseların en büyüğüymüş!


Cecconi’s’in menüsünde bulunan yemeklerin malzemelerinin birçoğu İtalya’dan getiriliyormuş. Yani yemeklerin orjinaline en yakın şekilde olmasına büyük önem veriyorlar. Barın kokteyl menüsü çok başarılı. Denediğim kokteyller içinde benim favorim portakal aroması ağırlıklı Aperativo Sour oldu.


Peki Neler Yedik?
Atıştırmalıklardan tercihimiz, İtalya’nın en güneyine ait bir tarif olan ve çoğu İtalyan restoranın menüsünde bulunmayan provolone peynir ve füme et dolgulu zeytin kızartması ile füme domatesli aoliyle servis edilen kalamar kızartma ve domates ve ricotta dolgulu kabak çiçeği ve olmazsa olmazım Burrata oldu. Kızartılmış zeytin çok keyifli bir atıştırmalık. İçkinin yanında özellikle çok iyi gider. Kalamarın yanında gelen füme domates soslu aoli de muhteşem bir lezzetti.


Ana yemeklerden ise Cecconi’s’in en çok tercih edilen pizzası olan siyah türüf mantarı, kabak çiçeği ve keçi peynirli olan pizzayı istedik. Tabi bununla kalmadık. Domates soslu istakozlu spagetti, yabani mantarlı risotto, dana bonfile ve ızgara kaya levreği diğer tattığımız lezzetlerdendi. Benim risotto ile pek aram olmamasına rağmen Cecconi’s’in risottosuna bayıldım. İstakozlu spagettinin de neden en çok tercih edilen yemekleri olduğuda lezzetinden anlaşılıyordu. Dana bonfile de çok başarılıydı.


Bu kadar şeyi tattıktan sonra tatlıya yer kalmamıştır diye düşünebilirsiniz. Ama elbette menüdeki tatlılardan da denedik (Bu arada yemekte 2 kişi değil 5 kişiydik, hepsini 2 kişi yedik sanmayın 🙂 ) Tatlılardan tercihimiz armutlu tart, içi antep fıstıklı dondurma dolgulu profiterol ve bir çeşit çikolatalı kek olan nemesis oldu. Armutlu tarta tek kelimeyle bayıldım. Dondurmalı profiterol de ikinci en beğendiğim oldu. Nemesis bitter çikolata sevenler için birebir.



Kaliteli bir İtalyan restoranı arayanlar için Cecconi’s yerinde bir tercih olacaktır. Biz yediklerimizin hepsinden memnun kalarak mekandan ayrıldık. Tabiki yine gideceğim restoranlardan biri Cecconi’s. Özellikle de yazın bahçe kısmında oturmayı iple çekiyorum…
YORUM BIRAKIN