Tayland’daki 3 durağmız olan Chiang Mai bizim için tam bir sürpriz oldu. Gidip görenler çok seveceğimizi söylemişti ama bu kadarını da beklemiyorduk.
Bu güzel Tayland şehrinde ilk akşam Siri Panna Villa Resort adlı Chiang Mai’nin merkezinde yer alan otelde konakladık. Burası şehrin ortasında gizli bir bahçe gibi. Otantik Tayland mimarisi ile tasarlanmış otel 104 adet villa ve deluxe odalardan oluşuyor. Bazı villaların önleri hemen havuza açılıyor.
Siri Panna’nın havuzu Wiang Kum Kam adlı kayıp şehirde bulunan Mae Ping nehriden esinlenilmiş. Havuz kare şeklinde ortasında güneşlenme alanı ve barın bulunduğu adanın etrafını çevreliyor. Palmiyelerle birlikte burası son derece egzotik bir ambiyansa sahip. Burada bir fırsatını bulup drone kullandım ve havuzu mümkün olduğunca yüksekten çekmeye çalıştım.
Siri Panna’nın kahvaltısı Lanna Room adını veridkleri yerde servis ediliyor. Hem yerel hem de uluslararası lezzetler açık büfe şeklinde sunuluyor. Akşamları ise hem Lanna yani Chiang Mai mutfağı hem Tayland’ın klasikleşmiş lezzetleri hem de dünya mutfağından çeşitler servis edilen geniş bir büfe kuruluyor. Fiyatı da çok uygun!
Otelin spasında Tayland’daki en iyi masajı yaptırdım diyebilirim. Panna Spa oldukça geniş bir alana yayılmış. Canlanıp tüm yorgunluğunu atmanızı sağlayacak bibirinden farklı bir çok masaj türünü burada yaptırabiliyorsunuz. Dışarıdan da çok müşterisi olan bir spa olduğunu belirtmeliyim. Odaları da Thai ambiyansına sahip. Öncelikle ayaklarınız yıkanarak masaja başlıyorsunuz. Sonra seçtiğiniz masaj türü yapılıyor. Benim seçtiğim Thai ve aromatik masajın bir karışımı gibiydi. Uyuduğum için hayal meyal hatırlıyorum. O derece iyiydi anlayacağınız.
Yalnızca 1 akşam konaklamış olsam da Siri Panna’nın yeri benim için bir başka. Çünkü hayatımda ilk kez burada pirinç tarlasına girip pirinç ektim. Evet yanlış duymadınız. Otelin kendi prinç tarlası var ve isteyen misafirleri burada pirinç ekme deneyimi yaşayabiliyor. Biz de arkadaşım ile paçaları sıvadık ve kendimizi tarlada bulduk. İşin aslı otel bize geleneksel kıyafetleri de ödünç verdi.
Pirinç tarlaları kil ile dolu. Onun üzeri de su. Yani anlayacağınız içi su dolu balçık. Ayak basar basmaz çok rahatsız hissettim. Çünkü o suda ne var bilemiyosunuz ve ayağınıza bir sürü şey değiyor. Fazla uzatmadan bir 5 dakika pirinçleri ektim ve son sürat o balçıktan çıktım. Bu çime benzer otları tek tek balçığa batırıyorsunuz. Epey zahmetli. Ama yine de benim için eşsiz bir deneyim oldu. Teşekkürler Siri Panwa!
YORUM BIRAKIN