Sevilla yeme içme anlamında çok tatminkar bir şehir. Tapas’ın ilk çıktığı şehir olarak kabul edilen bu Endülüs bölgesinin başkentinde birbirinden iyi tapas barlar ve restoranlar mevcut. Yemek pazarları da elbette olmazda olmazlardan. Biz birbirinden farklı mekanlarda nefis İspanyol ve dünya lezzetleri denedik. Bakın ne güzel ve keyifli mekanlar keşfettik…
Al Ajibe: Güzel tapas adreslerinden biri Al Ajibe. İlk akşam gittiğimiz Almeida De Hercules adlı meydanda yer alan restoranda beklemeden yer bulabilmek neredeyse imkansız. Malesef yediğimiz tapaslara ait fotoları kaybettiğim için bir sangria fotosu paylaşmak zorunda kaldım. Sardalyalı tapas, siyah risotto, ton balığı tataki ve kızarmış morina balığı en sevdiklerimizden oldu.
Cafe Bar La Tostaita Veloz: Sabah kahvaltısı için konakladığımız evin 100 metre ilerisinde bulunan bu İspanyol tostçusu en sevdiğim yerlerden biri oldu. Kızarmış ekmeğin üzerine taze domates püresi sürüp onun da üzerine peynir ve/veya İspanyol pastırma konularak yenilen tostaidayı nefis yaptıklarını söyleyebilirim. Yanında da harika sert bir kahve!
La Azotea: İlk öğlen gittiğimiz ve bizi kalbimizden vuran tapascı. Kızartılmış enginar kalbi, domates soslu ve kabaklı kırlangıç balığı ve mini burger efsaneydi. Kesinlkle önerimdir gidin!
El Pinton: İkinci akşam ise dekorasyonu ile dikkatleri çeken bir mekan olan El Pinton’daydık. Mantarlı ve kremalı risottor, mürekkep balıklı linguini, karides churros çok başarılıydı!
Hotel Alfonso XIII : Birer kokteyl içmek ve soluklanmak için bir sarayı andıran mimarisi ile Hotel Alfonso XIII’ün lobi lounge’undan daha keyifli bir yer olamaz! Otelin avlusunda iç bahçe olarak tasarlanmış olan lounge’da biz çok keyif aldık. Bol bol foto çekeceğiniz bir yer!
No Lugar The Art Company: Önünden geçerken tasarımı ile bizi vuran No Lugar’a hemen o anda ertesi akşam için rezervasyon yaptırdık. Dıştan bakınca sanki bir tasarım mobilya mağazasında insanlar oturmuşlar yemek yiyorlar hissi uyandıran bu mekanda dünya mutfaklarına özgü lezzetler servis ediliyor. Servis takımları, sunumlar, ambiyans ve hatta garsonların tarzı bile çok sıradışıydı! Quesedilla, Chicken Tikka Masala ve Pad Thai yediklerimiz arasındaydı. Porsiyonlar da çok iddialı! Kesin gidilesi mekan!
Mercado De Feria: Airbnb’den kiraladığımız evin hemen yanı başında yer alan bu yemek marketinde birbirinden güzel mekanlar vardı. La Cantina adlı balıkçıyı ev sahibimiz bize önermiş olsa da gittiğimizde acayip kalabalıktı. O yüzden maalesef orada yiyemedik. Ama markette yer alan mekanlardan Condende adlı sandviççi de nefis mini sandviçler yedik. Burası çok farklı bir konsepte sahip bir mekandı. Dünyanın farklı coğrafyalarına özgü ekmeklerle sandviç yapıyorlardı. Bne Venezuela’dan Arepa ekmeği ile ve Brezilya’dan Quejo ekmeği ile yaptıkları tavuklu, salamlı ve avakadolu sandviçleri denedim. Çok lezizdiler. Hemen ardından da Marketteki tapas restoranında da birer deniz ürünlü paella yedik. Yanında da tabi 1 kadeh cava. İkisinin fiyatı yalnızca 3 Euroydu!
Mercado Lonja Del Barranco: Alfonso XIII kanalının hemen yanıbaşında yer alan Sevilla’nın en büyük yemek marketlerinden bir tanesi. İçinde çeşit çeşit tapasların yer aldığı farklı farklı büfe mekanlardan oluşan bir market burası. Teras kısmında oturup yemeklerinizi kanala karşı yiyebilir veya bız gibi bir cava yudumlayabilirsiniz. Ben zeytinli bir tapas ve yılanbalıklı bir tapas denedim. Yanında da cava! Çok lezzetliydi.
Confeteria La Campana: Nostaljik bir pastane bulayım, geleneksel ispanyol tatlıları deneyeyim yada dondurma yiyip serinleyeyim derseniz adres belli “Confeteria La Campana”. Zaman yolcuğu vaat eden bir pastane
YORUM BIRAKIN