Lavanta Tarlaları
Güney Fransa’da Nice ve Cannes turu yaptığımdan beri tekrar bu bölgeye gitmeyi çok istiyordum. Özellikle de lavanta zamanı gidip lavantaların enfes kokusunu içime çekip, renkleriyle gerçekleştirdikleri görsel şölenlerini fotoğraflamayı çok istiyordum. Kısmet 2018 yazınaymış. Benim gibi çiçek ve doğa hayranı olan annemi de aldım ve Provence’ın yolunu tuttum.
Gitmeden önce her zamanki gibi araştırmamı yaptım. Nereler görülmeli, en güzel lavanta tarlaları nerede ve nerede ne yenilmeli listeledim. Uçağa bindik, Marsilya Havalimanına indik. Burası Provence bölgesine en yakın olan havalimanı. Buraya kadar herşey iyiydi.
Valensole
ANCAK! Marsilya havalimanından aracımızı kiralayıp yola koyulduğumuzda bir gerçekle yüzleştik. Haritaya bakınca birbirine çok yakın olan yerler dar ve virajlı yollar sebebiyle aslında hiç de yakın değilmiş. İlk durak olarak en güzel lavantaların açtığı ve uçsuz bucaksız tarlaların olduğu köy olarak adı geçen Valensole’a gitmeye karar verdik. Yaklaşık 1,5 saat sonra Valensole’a ulaştık. Gerçekten büyüleyici ve eğer bizim gibi Haziran sonu Provence’a giderseniz mutlaka uğramanız gereken yer burası çünkü lavantaların hepsi açmış oluyor. Diğer gititğimiz hiçbir yerde lavantalar bu kadar açıp morlaşmamıştı.
Sainte Croix
Konaklayacağımı misafirevi saat 5’te müsait olacağı için o zamana kadar birkaç yer daha gezelim dedim. Valensole’da fotolarımızı çektik, Lavandes Angelin adlı lavanta üreticisinin butiğin gezdik, nefis kokulu lavanta sabunları aldık ve buraya en yakın yer olan Lac de Sainte Croix yani Sainte Croix gölüne gitmeye karar verdik. Yine 1 saatlik bir sürüşün ardından Sainte Croix köyüne vardık. Buradan göl kenarına kadar aracınızla gidebiliyorsunuz. Gölün rengi turkuaz ve çok güzel manzaraya sahip.
Uzun Yollar
Fotoğraflarımızı çektikten sonra tepede yer alan köyde bulunan nefis göl manzaralı mekanlardan birinde birşeyler içelim dedik. Artık saat 5,30a gelmişti ki otelimizin bulunduğu Simiane-la-Rotonde’ye olan mesafemizi bir kontrol edeyim dedim. Bir de ne göreyim! Tam 1 saat 47 dakika diyordu. Akşam 7:30’da o civardaki bir restorandan rezervasyon yaptırmıştım. Hemen planları değtireyim dedim. Rezervasyonu 8:30’a erteledim. Gölün kanyonun arasından akıp gelen nehirle buluştuğu noktaya gitme planımı ise iptal etmek zorunda kaldım. Çünkü bu tarafa tekrar 2 saat sürüp gelemeyeceğimin farkındaydım.
Yola koyulduk. 8:00 gibi otele vardık. Gidene kadar virajlı yollardan sersem olduk. Seçtiğim oteli (Le Clos Des Armandiers) yada daha doğrusu misafirevini taş bir binada doğa içinde olduğu için seçtim. Toskana havası olduğu için bana çok huzurlu ve güzel geldi. Öyleydi de. Tek sorun çok ıssız bir yerde yer alması ve otele ulaşmak için yollarda çok ama çok fazla zaman kaybetmemizdi. Burası 3 odalı bir misafireviydi. Sahibi de yine burada konaklıyordu. Bölgeye özgü taş evleri bir konukevine çevirmişti. Çok keyifli bir yer ama eğer bölgeyi gezecekseniz bizim gibi o zaman her yere uzak oluyor. Eğer uzaklara gitmeyip yakınlarda vakit geçirecekseniz çok uygun. En yakın yer küçücük bir köy olan Simiane. Orada da dükkan ve restoran çok az.
Akşam yemeği için Caseneuve adlı 20 dakika uzaklıktaki bir başka köye gittik. Buradaki Le Sanglier Paresseux adlı restoranda harika bir manzara eşliğinde nefis Fransız yemekleri yedik. Ama dönüş yolu kapkaranlık, dar ve son derece virajlı idi.
Yani diyeceğim o ki, Provence tatili planlıyorsanız, lavanta tarlalarını göreceğim diyorsanız konaklamanızı gideceğiniz yerlerde olacak şekilde ayarlayın. Yani mesela biz Valensole ve ardından Sainte Croix’e gittik akşam konaklamayı burada yapıp ertesi gün farklı köylere gidip oralarda konaklayacaktık. Benim mesafeleri hesaplamamış olmam hata oldu…
Yine de çok güzel yerler gezdik. Devamı gelecek yazımın…
YORUM BIRAKIN