Prag
Prag ‘a ilk 2009 yılında gitmiştim. O zamanlar dünya çapında başlayan krizin haberlerini tvden izlemiş ve neler olacağı konusunda endişelenmiştik. Uzun bir aradan sonra geçtiğimiz günlerde bu Çek şehrine bir kez daha yolum düştü. Bu kez de Euro ve doların tepenin de tepesinde olduğu günlere denk geldi.
Neyseki Çekya’da Euro değil koruna kullanılıyor ve şehir diğer Avrupa şehirleriyle karşılaştırıldığında nispeten daha ekonomik. Yemekler daha ucuz, içki daha ucuz, toplu taşıma daha ucuz ve konaklama daha ucuz.

İlk gidişimde ısınamadığım Prag’a ikinci gidişimde resmen vuruldum. Ama bunda bir yaz günü gitmiş olmamın, şehrin cıvıl cıvıl ve rengarenk olmasının sebebi çok fazla. Ben kışları seyahat etmekten hoşlanmıyorum soğuk ve kasvetli şehirlere!
Prag’da çok uzun süre kalmadım ama yine de tavsiye edebileceğim güzel birkaç mekan keşfettim. Kahvaltı da ettim, akşam yemeği ardından kokteylimi de içtim. Hadi kağıdı kalemi hazırlayın ve bu mekanları not alın seveceksiniz…
Sisters
Chlebicky Çeklere özgü geleneksel bir tür kanepe. Ekmeğin üzerine çeşitli malzemeler konularak hazırlanıyor. Sisters ise chlebickyleri modern halde sunuyorlar. Yani daha trendy malzemelerle süsleyip servis ediyorlar. Ben bir sabah kahvaltı için bu mekana gittim. 3 farklı chlebicky denedim. Biri somon fümeli, diğeri pancarlı keçi peynirli ve sonuncusu da patates salatası ve hindi fümeli. Tahıllı ekmeklerle birlikte hem görsel hem de çok keyifli bir kahvaltı.

Kantyna
Farklı konsepte sahip restoranları seviyorum. Prag son zamanlarda kasap ve steakhouse karışımı konseptlerin istilasına uğramış. Kantyna’da bunlardan biri. Ultra modern bir dekoru var. Restoran self servis. Giriş kısmında kasap şarküteri bölümünden etlerinizi şeçiyor ve dilediğiniz şekilde pişirtiyorsunuz. Sizlere verilen kartlara siparişleriniz işaretleniyor. İç avlu kısmında pişmiş etlerin büfesi var. İsterseniz buradan da tercih edebiliyorsunuz. Hemen karşısı ise içki bölümü. Buradan da içkinizi alıp masanıza geçip etlerinizi bekliyorsunuz. Ben başlangıç olarak dana sosis ve ana yemek olarak da Japon steaki olan orta pişmiş bir Wagyu tercih ettim ve çok keyif aldım. Yanında da buz gibi Çek birası!


Shanso
Burası bir Pan Asya mutfağı servis eden bir Uzakdoğu restoranı. Gittiğim şehirlerde mutlaka Asya restoranlarına gitmeye özen gösteriyorum. Özellikle de farklı konseptler ilgimi çekiyor. Shanso öğlenler A la carte servisi olan akşamları ise sadece tadım menüsü sunun bir restoran. 6 tabaklık sürpriz menü şefin tercihine göre hazırlanıyor ve o günkü taze ürünlerle yapılıyor. Size sadece alerjiniz olup olmadığı soruluyor herhangi birşeye. Benim tattığım tabaklar mühürlenmiş somon sashimi, hindistan cevizi soslu midye, ekşili kedi balığı, papaya salatası, hoisin soslu karpuzlu kuzu eti, yumuşak kabuklu yengeç boa ve kuzu shalalot idi. Hepsi birbirinden lezzetliydi. Yanında da bir Çek beyaz şarabı.



Kavarna Misto
Bir başka gün ise kahvaltı tercihim Kavarna Misto’dan yana oldu. Genellikle elçiliklerin yer aldığı bir semtte olan mekan kahveleriyle ön plana çıkıyor. Yurtdışına gittiğimde canım otomatik olarak nedense ya avakadolu birşeyler ya da Eggs Benedict türü kahvaltılıklar çekiyor. Misto’da da tercihim Eggs benedict’ten yana oldu. Yanında da mis gibi bir Etiyopya filtre kahvesi…

I Need Coffee
Mekanın ismine bayıldım. Birçok kez kullandığımız bir cümle! Kahveye ihtiyacım var! I need Coffee. Sırf adı beni tavladı ve buraya gittim. Ama iyiki de gitmişim çünkü çok güzel bir mekan. Sıcak havanın bunaltısını bir iced chemex içerek attım.


Angelato
Geçerli sebeplerim olmadığı sürece bir şehirde dondurma yemeden de ayrılmam. Prag’da fotoğraf turu sırasında bana bu mekanı rehber arkadaşlar ısrarla tavsiye etti ben de mutlaka denemem gerektiği için hemen içeri daldım. 1. tercihim her zamanki gibi tuzlu karamelli, diğer tercihim de ilgimi çeken herhangi başka bir çeşit oluyor. Burada da öyle yaptım. 2. tercihim en çok dikkatimi çeken yasemin pirinçli dondurma oldu. İyiki de almışım çünkü bayıldım. Çünkü Asya tatlarını seviyorum. Çünkü bana aynı zamanda sütlacı hatırlattı. Çünkü çünkü leziz! Mutlaka gidip deneyin.

Good Food
Prag sokaklarında dikkatinizi Tredelnik tatlısı mutlaka çekecektir. Adım başı satılıyor. Kömürde çevrilerek pişiriliyor. Kokusu ile siz tavlıyor. Yaz olduğu içinde dondurma ile servis ediliyor. Herkesin de elinde 1 tane. İster istemez merak ediyorsunuz bu nasıl acaba diye. Dondurmasınızını Budapeşte’de tattığım için biliyorum aslında ama bir de dondurmalı merak ediyorum ve şeker diyetinde olmama rağmen 1 tane framboazlı olandan Good Food adlı mekandan sıra bekleyerek alıyorum. Dondurmacıda yedim ama o sayılmaz. Dondurma en masumu 🙂 Ama gel gelelim tat olarak beni hiç tatmin etmedi Tredelnik. Fotosunu çektim bir ısırık aldım ve sonra attım. Ziyan etmek istemezdim ama benlik olmadığı kesin! Yine de başka türleri daha iyi olabilir. Framboazlı belki bana göre değildi.
Black Angel’s Bar
Prag’ın en eski barlarından biri. 1930’da gizli olarak toplanılan bir buluşma yeri olarak açılmış burası. O yüzden dehliz gibi bir yerde açılmış. Gotik ve barok bir ambiyansa sahip. Garsonlarından barmenlerine 1940ları anımsatan bir ruha sahip. Menüdeki kokteyller orjinal reçetelere göre hazırlanıyor. Ben menüden değilde damak zevkime göre gin bazlı ekşili bir kokteyl denedim. Tabiki yetmediği için bu kez menüden passion fruitli ve ginli bir kokteyl seçtim.

YORUM BIRAKIN