Gittiğim yerlerde elimden geldiğince Türkiye’de bulunmayan yada daha önce hiç aşina olmadığım tatları denemeyi seviyorum. Los Angeles seyahatimde hakkında son zamanlarda sıkça duyduğum Peru mutfağını denemeye karar verdim ve soluğu orada yaşayan bir arkadaşımdan en iyisi olduğunu öğrendiğim Picca‘da aldım. 2 katlı bir binada yer alan Picca bordo rengi ve duvarlarına sarı kocaman harflerle yazılmış ismiyle dikkatleri hemen çekiyor.
Dekorasyon: Dışı olduğu kadar restoranın içi de bir o kadar göz alıcı. Kapıdan girer girmez sağ tarafta karşınıza sadece Los Angeles’da değil tüm dünyada trend olan açık mutfak geliyor. Mutfağın bir kısmı Sushi tezgahına benzer şekilde yapılmış. Diğer kısmına ise Peru’ya özgü kocaman bir mangal yerleştirilmiş. Dileyen mutfağın etrafındaki sandalyelerde oturabiliyor. Restoranın diğer kısmında ise bar bulunuyor. Biz arkadaşımla barda oturmayı tercih ettik. İyi ki öyle yapmışız çünkü kokteylleri bir show şeklinde hazırlayan barmenlerin gösterilerini yakından görme fırsatına sahip olduk. Aynalarla mekan daha geniş gösterilmiş ve üzerilerine de yemeklerin açıklamaları dekorasyonun bir parçası olarak eklenmiş.
Menü: İşte garsondan yardım almadan asla çözemeyeceğiniz bir menü. 50’ye yakın seçenek var. Tapas şeklinde küçük tabaklarda servis ediliyorlar. Peru yemeklerinin isimleri İspanyolca ama Peru’daki bol Japon nüfusu nedeniyle iki mutfak karışmış ve bir füzyon oluşmuş. İyi ki de karışmış çünkü çok farklı lezzetler ortaya çıkmış. Menü’den seçtiklerimiz; Choritos yani limon gibi ekşi Aji Amarilo ile sarı rengi edinmiş bir sosla pişirilen midye, Kalamar Tava, sushi’nin İspanyol akrabası olan Somon fümeli Causa, pilav üzerinde biftek ve onun üzerinde omletle servis edilen Anticucho Beef Fillet ve dana şiş olarak tabir edebileceğimiz ama farkı deniz kestanesinden yapılmış sosu olan Bisteck a lo Fobre idi.
Servis: Bize seçtiğimiz yemek ve içkilerde yardımcı olan barmenin her yemeğin ve kokteylin içeriğini en ince ayrıntısına kadar bilmesi ve servisin son derece kalabalık olmasına rağmen tıkır tıkır işlemesi son derece etkileyiciydi. Öyle ki içkinizin ağzınızda nasıl bir tat bırakacağına kadar bilgi sahibiydiler.
Kokteyl Menüsü: Farklılığı sadece Güney Amerika’ya özgü içki ve malzemelerle karıştırıp yaptıkları 6 çeşit kokteylle yaratmışlar. Başka herhangi bir içki servisleri yok. Baharatı ve acıyı kullanmaktan çekinmemişler. Benim favorim “The Avacado Project” yani rom, avakado, misket limonu ve agave nektarıyla yaptıkları kokteyldi. Avakadoyla yapılmasına bakmayın kremamsı bir yapısı var ve inanılmaz lezzetli. Menüde nasıl yapıldıkları da anlatılıyor. Barmenlerin kokteylleri nasıl hazırladığını görmek için aşağıdaki video’yu mutlaka izleyin.
Sunum: 18
Yemek: 16
Dekor: 15
Servis: 16
Fiyat: $$$
Los Angeles, ABD
Farklı Lezzetlerle Tadında Seyahatler…
YORUM BIRAKIN