Londra’ya yaptığım daha önceki seyahatlerimde gittiğim mekanları burada ve çeşitli dergilerde yazmıştım. Son gidişimde de önceden araştırdığım ve gittiğim birkaç güzel mekan daha oldu. Londra bu konuda inanılmaz seçenekler sunuyor. Birbirinden tarz, birbirinden şık ve lezzetli yemek yapan restoran ve kafelere sahip.
İşte son seferde gidip beğendiğim mekanlar;
Peggy Porschen Cakes: Peggy Porschen adlı bir kek ustası tarafından Londra’nın Belgravia adlı bölgesinde kurulmuş, toz pembe dekoru ile dikkat çeken mekan. Daha dışından dikkatinizi çeken dekor içeri girince keklerin görsel muhteşemliği ile daha da büyülüyor. Çilek ve Şampanyalı, Tuzlu Karamelli, Gül, limon ve framboazlı gibi bir sürü çeşit kek sizleri karşılıyor bu şirin mekanda. Biz çilek ve şampanyalı olan kekten denedik ve çok beğendik. 2 kişi için bence 1 dilim kek gayet yeterli. Tabi diğer tatlılardan da yiyebilirsiniz.
The Parlour: Hazır keklerden giriş yapmışken o zaman ikinci sıraya Londra’nın en ünlü çay evi ve marketi olarak tabi edebileceğim Fortnum & Mason’ın içinde yer alan ve yine masalsı bir dekora sahip The Parlour’u koyayım. Burası bir dondurma, milkshake, tatlı cenneti olan bir kafe. Hem nefis çayların tadına bakmak için hem de enfes bir tatlı molası vermek için birebir. Üstüne üstlük sevimli bir ambiyansta! Zaten Fortnum & Mason Londra’ya gidenlerin mutlaka ziyaret ettiği yerlerin başında. O yüzden hazır oraya gitmişken The parlour’u bir görün derim!
Sky Garden: Londra yüksekten bakılınca da çok şık görünen bir şehir. O yüzden şehirde dönme dolaptan rooftop restoranlara kadar bir çok Londra manzarası sunan yer var. Bunlardan biri de Walkie Talkie Building yani tasarımı telsize benzediği için Telsiz Bina olarak bilinen Fenchurch binasının terası. Burası Sky Garden olarak adlandırılıyor. Yani Gök Bahçesi… Bu şekilde adlandırılmış çünkü teras bir bahçe olarak tasarlanmış. Birbirinden şık restoran ve kafelere ev sahipliği yapıyor. Bu restoranlar için rezervasyon şart. Ama manzara keyfi yapmak ve birşeyler içmek için bir kafenin bulunduğu gözlem katına giriş ücretsiz. Tabiki yine online olarak rezervasyon yapmak şartı ile!
Sketch: Burası aslında yeni bir yer değil. Hatta çok da popüler olmuş bir yer ama ben daha önce hiç gitmediğim ve tasarımı çok ilgimi çektiği için son seyahatimde Sektche akşam yemeğine gittim. 2002 yılında restoran, lezzeti, sanatı ve müziği bir araya getirmeyi amaçlayarak açılmış. Hem bar kısmı hem de 2 farklı restoran bölümü yer alıyor. Biz tamamen pembe tonlarla tasarlanmış olan The Gallery adlı restoranında yedik. Buranın asıl meşhur olan şeyi 5 çaylarıymış. Zaten bu pembe atmosferde bence 5 çayı çok daha şık olur. Tuvaletiniz gelmese bile mutlaka bir wc ziyareti yapın çünkü kapsüllerle bir uzay gemisini andıran tuvaletler çok hoşunuza gidecek!
Soft Serve Society: Bir dondurma nasıl süslenebilir? Üzerine bir marsmallow kondurularak, pamuk şekerinin üzeirne oturtularak, Milk shake bardağının üzerine kondurularak vs vs… Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir dondurmacı Soft Serve Society. Shoreditch’te küçük bir dğkkanda hizmet veriyor. Kapısında tahmin edersinizki metrelerce kuyruk! Ben son derece sade olan birini seçmiş olsam da aklım o çılgın varyasyonlarda kalmadı değil. Neden mi sade seçtim? Çünkü günün dondurmadı kömür (charcoal) aromalıydı! Evet yanlış duymadınız kömür aromalı! Rengi gerçi kapkara değil lilaya yakın bir renkli ama aroması cidden öyleydi. Ben de başka birşeyle karıştırmadan o şekilde tadına vararak yemek için sade tercih ettim. Çok da lezzetliydi! Bu arada bu dondurma activated charcoal yada aktif karbon adı verilen bir maddeden yapılıyor.
Gong Bar Shangri-la London: Yine nefes kesici bir Londra manzarası, yine enfes bir çay saati seramonisi. Bu kez Londra’nın en yüksek binası olan The Shard’da yer alan Shangri-la Hotel’in barı Gong’dayız. Avrupa’nın en yüksek barı… Ama buraya çay saati için geldik. Sconelar, kanepeler ve mini tatlılarla önce şampanyamızı ardından da nefis çaylarımızı yudumlayacağız. Fiyatı 56 Pound. Şampanya da eklerseniz 13 Pound daha ödüyorsunuz…
YORUM BIRAKIN