Uzun zamandır İstiklal Caddesine gitmek olduk. Yaşanılan olaylar sebebiyle eğlence, yeme içme, alışveriş gibi önceliğini maalesef yitirdi bu Türkiye’nin en yoğun caddesi. Ama biz birkaç blogger arkadaş biraraya geldik ve bölgeye biraz olsun katkıda bulunalım diye bir Cumartesimizi Pazar gününe kadar İstiklal’de geçirdik.
Ne de iyi yapmışız. Ne kadar çok özlemişiz. Gözmeyeli ne kadar güzel mekanlar açılmış inanamadık.
İstiklal caddesi keşfimize o akşam konaklayacağımız İstiklal Palas adlı otel’de bir öğle yemeği yiyerek başladık. İstiklal Palas, Demirören AVM’nin en üst katında yer alıyor. 81 odası ile şehrin en merkezi yerinde hizmet veren şık bir butik otel. Diyelim ki merkeze uzakta yaşıyorsunuz veya başka bir şehirdesiniz. Bir haftasonu eğlenmek için merkeze geldiniz. Gece geç saatte dönmenize gerek yok çünkü çok uygun fiyatlarla bu güzel otelde konaklayabiliyorsunuz.
Dekorasyonda kullanılan sirk teması benim en çok hoşuma giden şeylerden biri oldu İstiklal Palas ile ilgili. Duvarlardaki filler, sirk çalışanlarının figürleri, mor beyaz çizgili duvarları çok beğendim. Odaları da son derece sade ama bir o kadar da şık. Eğer burada konaklıyorsanız oda kartınızla girişten asansörle hemen odanızın bulunduğu kata ulaşabiliyorsunuz. Yani resepsiyon katına uğramanıza gerek kalmıyor.
İstiklal Palas’ın restoranı Re-pub. Burada dj performansları ve canlı konserler düzenleniyor. Biz öğle yemeklerini denedik ve çok beğendik. Özellikle salatalarını çok sevdim. Sosları bir harikaydı. Kinoalı mücver salatası, keçi peynirli salata, ahtapot carpaccio, avakado somon tartare denediklerimiz arasındaydı. Ana yemeklerden ise kuzu incik, etli bun ve ızgara köfteyi tattık. Etli bunlar çok nefisti.
Yemeğin ardından Demirören AVM içinde yeni açılan Pami Sahaf’ı gezdik. Burada yıllar öncesine ait bozuk paralar, gazete ve dergiler, fotoromanlar, posterler ve nostalji anlamında ne ararsanız bulunuyor. Hemen alt katta ise yine çok enteresan bir başka dükkan bulunuyor. El yapımı ayakkabıların satıldığı Fan Fin Fon. Burada hem kadın hem de erkek ayakkabı çeşitlerini kumaşına kadar seçip yaptırtabiliyorsunuz.
İstiklal’de bir sonraki durağımız kısa bir süre önce açılan ve dünyanın en ünlü balmumu müze zinciri olan Madame Tussauds oldu. 60’a yakın Türk ve dünyanın önemli isimlerine ait balmumu heykellerinin sergilendiği müze İstanbul’a yeni bir soluk getirmiş.
Madame Tussauds sonrası ise biraz dinlenmek için bir İstiklal klasiği olan Mandabatmaz kahvesine gittik. Okkalı Türk kahvelerimiz afiyetle içtikten sonra bir başka nostaljik mekan olan Büyük Londra Otelinin terasında bir şeyler içmeye niyetlendik ancak kış sebebiyle kapalı olduğunu duyunca üzüldük. Bu planı bir başka bahar gününe erteleyerek otelin büyüleyici lobisinde fotolar çekerek oradan ayrıldık.
Artık akşama yaklaştığımız için biraz dinlenmek için otele dönmeye karar verdik. Akşam yemeğimizi ise İstanbul’un en özel mekanlarından biri olan Leb-i Derya’da yedik.
Leb-i Derya kısa bir süre önce konsept değiştirerek harika manzarası olan bir modern meyhane şeklini aldı. Artık meyhane müzikleriyle nefis mezelerini ve yemeklerini misafirlerine servisediyor. Şıklığından hiçbir şey kaybetmemiş olan mekanın favori lezzetleri arasında topik varmış. Ama ne yazıkki o kadar seviliryor ki bize kalmamıştı. Bu bir daha gitmemiz için çok iyi bir sebep oldu bizim için.
Izgara ahtapot, lakerda, zeytinyağlı ayva, ciğer ızgara, ızgara köfte diğer denediğimiz lezzetlerdendi. Ben ilk kez yediğim zeytinyağlı ayvaya bayıldım. Giderseniz mutlaka denemelisiniz.
Keyifli bir Leb-i Derya akşamının ardından otelimize dönerken yol üzerinde Nev-i Zade’de bir bira molası verdik ve gecemizi noltaladık.
İstiklal bize eski özlediğimiz günlerin tadını verdi diyebilirim. Yeni açılan mekanları, eski klasikleşmiş mekanları ile halen İstanbul’un en özel yerlerinden biri. Yazın gelmesiyle de yine en tercih edilen bölgelerden biri olmaya devam edecektir…
YORUM BIRAKIN