Dresden Leipzig’e trenle yalnızca 1,5 saat mesafede. Böyle olunca da çok kolay şekilde günübirlik gidiş dönüşe imkan veriyor. Dresden, Leipzig’e göre daha büyük ve daha canlı. Savaş döneminde çok daha fazla hasar almış ama tüm binaları orjinaline uygun olarak tekrar yapılmış. Gezip görecek yeri çok olduğundan vaktiniz varsa daha uzun süre de kalabilirsiniz Dresden’de. Biz 12 saat içinde elimizden geldiğince şehri tanımaya çalıştık. Tabi yağmur peşimizi bırakmadığı için çoğu yeri es geçmek durumunda kaldık. Ama şunu söyleyebilirim ki Dresden çok güzel bir şehir!
İşte Dresden’de gezip gördüklerimiz…
Sabah 09:00 treni ile Leipzig’den Dresden’e hareket ettik. Normal planımıza göre Dresden Turizm Ofisi bize şehirde yürüyerek bir tanıtım turu yapacaktı. Ama malesef yağmur çok şiddetli olduğu için planlar değişti. O kadar ki çoraplarıma kadar ıslanmıştım. Nasıl yağdığını tahmin edersiniz. Dresden’e vardığımızda tur rehberimiz bizi otobüsle şehir turuna çıkardı. Hop on Hop off otobüsüyle yaklaşık 1 saat tur attıktan sonra saat 13:00’daki bot turumuza yetişmek için otobüsten indik.
Elbe nehri üzerinde bir çok bot turu yapılıyor. 1-1,5 saat boyunca şehri bir de sudan görebiliyorsunuz. Hatta yemek bile yiyebiliyorsunuz. Biz de aynen öyle yaptık. Hem nehir boyunca turladık hem de öğle yemeğimizi yedik. Menü de ilginçti. Ekşili Dana Rosto, kırmızı lahana ve Bohem usulü ekmek… Dana rostoyu sevdim. Ekşi sosla güzeldi. Kırmızı lahana ve Bohem usulü ekmek pek benim damak zevkime göre değildi ama farklı lezzetler denemiş olduğum için mutluydum. Yine tatlımız da oldukça ilginçti. Quarkkeulchen adlı rendelenmiş elmalı, Sakson usulü patates pancake’i… Kulağa çok farklı geliyor dimi? Özellikle patates ile yapılmış bir tatlı olması. Şaşırtıcı şekilde tadı çok başarılıydı. Çok da hafifti. Meyve tatlılarını sevmesem de bunu sonuna kadar yedim. Yanındaki krema ile çok iyi bütünleşiyordu.
Bot turumuzu SDS firmasının botlarından biriyle yaptık. Yol boyunca harika manzalar karşımıza çıktı ama malesef yağmur terasa çıkıp izlememize izin vermedi. Bot turu bittiğinde saat 14:30 olmuştu. Saat 16:30′ kadar olan boş vaktimizde biraz merkezde yürüdük. Sonra tekrar yağmur şiddetlenince ben bir kafeye oturdum ve rehberimizle buluşmaya kadar da çıkmadım. Rehberimizle buluştuğumuzda sonunda yağmur durmuştu.
Bir sonraki durağımız kapalı bir mekan olduğu için Askeri Müze idi. Mimarisi ile ilgi çeken Bundeswehr Military History Museum’da yalnızca Almanya tarihi değil insanlık tarihinin moda, sanat, kültür açısından savaş ile olan ilişkisine tanıklık ediyorsunuz.
Müze gezimizden sonra bu kez Dresden’in Cihangir’i olan Neustadt’a gittik. Neustadt, tasarım dükkanları, sanat galerileri, ilginç mimariye sahip binarın olduğu, sağınızdan solunuzdan geçen insanların farklını hemen hissettirdiği şehrin alternatif bölgesi. Öğrenciler de bölgede yaşayanların çoğunluğunu oluşturuyor. Çok güzel restoran ve kafeler de var. Örneğin biz Kochbox adlı bir burgerciye gittik. Mekanda sadece 1 kişi çalışmasına rağmen, 6 kişilik grubumuzun siparişini hiç uzatmadan tıkır tıkır hem köfteleri pişirerek, hem patatesleri kızartarak, hem de ekmeklerini hazırlayarak 15 dakika içinde tamamladı. Hamburgerleri benim çok hoşuma gitti. Sosları çok lezzetliydi. Aynı sosu küp şeklinde kızarttıkları biberiyeli patates kızartmasının üzerine de koyuyorlardı. Ona da bayıldık.
Yemeğin ardından bölgede bir süre daha dolaştık. Tesadüf yalnızca 10 günlüğüne kurulmuş olan bir panayıra denk geldik ve hemen içeri girip neler olduğunu anlamaya çalıştık. Panayırdı türlü türlü çadırlar ve odalar bulunuyordu. Hemen girişinde bir gişe ve gişenin önünde de uzunca bir kuyruk vardı. Bu çadır ve odalarda her yarım saatte bir gösteriler düzenleniyor, dileyenler bu gişelerden gösteriler için bilet alıyorlardı. Panayır alanına bilet almasanızda giriş serbestti. Ortalarında br yerde bir atlıkarınca dikkatimizi çekti. Ortasında mini bir orkestra yer alan atlıkarıncanın görevlisi Almanca bilmediğimizi anlayınca bize İngilizce olarak atlıkarıncanın özelliklerini anlattı ve dilersek 2 euro’ya biraz sonra başlayacak olan tura katılabileceğimizi söyledi. Bizde farklı bir deneyim olabileceğini düşünerek kabul ettik ve orkestranın çalıp söylediği 1 şarkı boyunca atlıkarınca üzerinde dönüp çocuklar gibi eğlendik.
Bu güzel deneyimin ardından Leipzig’e dönüş için tren istasyonuna gittik. Neusatadt’da da bir durak bulunuyor. O yüzden şehir merkezine dönmemize gerek kalmadı. Böylece Dresden’i 12 saatlik bir zaman dilimi içerisinde elimizden geldiğince ve şartlar elverdiğince gezip görmüş olduk…
Tekrar daha çok tanımak için gideceğim kesin!
YORUM BIRAKIN