Barselona’da Culinary Backstreets
Barselona’ya üçüncü kez gittim. Diğer gidişlerimde yeme-içme işleriyle şimdiki kadar fazla ilgilenmediğim için şehirde kalite yemek nerede yenir, Barselona’nın yerelleri nerede takılır ve ne yer gibi konularda pek bir fikir edinememiştim. Tapas, Paella ve Sangria’dan öteye gitmeyen İspanyol mutfak bilgilerimi Culinary Bakstreets’den gelen davet ile geliştirmeye karar verdim.
Culinary Bakstreets’in İstanbul başta olmak üzere, Gaziantep, Barcelona, Şangay, Atina, Mexico city ve Rio’da şehirlerin yemek kültürünü tanıtan turları bulunuyor. Barselona’da ise şehrin kıyı lezzetleri ile Catalan mutfağının yoğun olarak olduğu Gracia bölgesi’nin lezzetlerini tanıtan 2 farklı turu bulunuyor. Culinary Backstreets kurucu ortaklarından Ansel Mullins’in teklifiyle Gracia yemek turuna katılmaya karar verdim.
Gracia; Katalan ruhu her yerde
Gracia, Katalan milliyetçiliğinin sokak sokak, köşe bucak hissedildiği bir bölge. Binalardan sarkan Katalan bayraklarının bir kısmı ayrılık isteklerini açıkça belli ediyor. Yıldızlı olanlar İspanya’dan bağımsızlığını isteyen kesimi simgeliyor. Sokak lambalarındaki sarı hediye fiyonkları da aynı şekilde İspanya hükümentinden hediye olarak bağımsızlık isteyenlerin simgesi.
Katalan aksanı bu bölgede daha da kulaklarınıza çarpıyor. Turistler tarafından çok fazla tercih edilmeyen bölgede kafe ve restoranlarda Katalan şeflerin lezzetli yemekleri servis ediliyor. Pazarlarında şarküteri ürünleri, kaliteli peynirler, taze meyve ve sebzeler ile taze balık eksik olmuyor.
Gracia yemek turuna tatlı yiyerek tatlı başladık
Culinary Backstreets’in yemek turu toplam 5 saat sürüyor. Barselona’nın en ünlü caddelerinden Diagonal ve Passeig De Graica köşesinde yer alan Deutche Bank’ın önünde tur rehberimiz Paula ile buluştuk. Benim dşımda Avustralya’dan Emma adlı yemek sever de tura katılmıştı. İlk durağımız bir gün önce El Born’da dolaşırken görüp nedir acaba diye merak ettiğimiz Churreria’lardan denemek için Chureria El Trebol’e gittik. Burası bir aile pastanesi. Kuşaktan kuşağa geçmiş olan Barcelona’nın en eski ve bilinen tatlı dükkanlarından. Yalnızca Churreria değil, kurabiyeler, poaçalar ve kekler de yapıyorlar. Churreria bizim lokma, tulumba ve halka tatlılarını andırıyor. Yağda kızartılıp şeker ve tarçın karışımına buşanıyor ve sıcak çikolataya bandırılıp bir güzel yeniliyor. Baştan çıkarıcı bir lezzet olduğunu belirteyim!
İkinci durağımız Portekiz kökenli bir tatlı yemek için La Colmena’adlı pastane’ye gittik. Yine tarihi bir pastane olan Colmena’nın çingene kolu anlamına gelen rulo pastasından yedik. Bol kremalı olan pastanın içinde hafif bir limon aroması var ve üzerinde de eritilmiş şeker bulunuyor. Kahve ile birlikte çok güzel giden bir tatlı.
Kahvaltı en büyük kızkardeşte!
Bir sonraki durağımız güzel bir kahvaltı için gittiğimiz La Pubilla oldu. La Pubilla en büyük kızkardeş demek. Burada tam anlamıyla Katalan yemekleri servis ediliyor. Barcelona’da ince baget ekmeklere flüt deniliyor. Buradaki flütler çok ama çok lezizdi. Paula bize kuru fasülye ve karamelize soğanlı domuz eti (Peu i morro amb fesols i ceba confitada) ile Sobrassasa sucuklu, biberiye ballı kızarmış yumurta (Ous fregits amb sobrassada i mel) sipariş etti. Kahvatının yanında mideye iyi gelen özelliği olan mineral su Vichy Catalan servis edildi. Hafif tuzlu sodaya benzeyen Vichy oldukça popüler bir Katalan içeceğiymiş. Benim buradaki favorim kızarmış yumurta oldu.
Kahvaltının ardından meşhur İspanyol salamlarından tatmak için Mon Iberic adlı şarküteriye gittik. Bu tip şarküterilerdeki görünüş pek hoşunuza gitmeyebilir. Çünkü her yere sucuk, salam sosis gibi şarküteri ürünleri asılmış olmakla kalmamış, hayvanların butları da sallandırılmış. Bunlar aslında yaşlandıkça lezzeti ve kalitesi artan Serranolar. Buttan ince ince kesilerek servis ediliyor. Görüntüsü güzel olmasa da tadı oldukça lezzetli. Bazılarının tadı adeta kaliteli peynir aromasına sahip!
Gracia’nın pazarına giderken yol üzerinde bir çikolatacıya (Confetteria Montserrat) uğradık ve ince açılarak pişirilmiş bir hamur işi tatlısı olan Coca’yı denedik. Koka’nın tadı üzerinde bulunan Çam fıstıkları ile bir harika. Yanında da Barselona’ya özgü bir çikolata olan üzeri kakao kaplı içi badem ve beyaz çikolatalı Catalan Bonbons denedik.
Pazar’da peynir tadımı…
Barselona’nın pazarları çok ünlü. Hem ürünler çok göz alıcı şekilde sergileniyor, hem çok düzenli hem de olduka temizler. Gracia’daki orta büyüklükteki pazar yerinde bir peynirciye gidip burada inek, keçi, koyun peynirlerini denedik. Ben yarısı ayva jöleli yarısı da koyun peyniri olan peyniri çok beğendim. Sonrasında ise bir önceki çikolatacıda tatlısını yediğimiz Coca’nın tuzularını yemek için bir fırına gittik. Coca’nın tuzlusu aslında İspanyol pizzası olarak biliniyor. İnce hamur önce pişiriliyor. Üzerine ise yine önceden pişirilmiş malzemeler yerleştiriliyor ve o şekilde kesilerek afiyetle yeniliyor. Ispanaklı ve kuş üzümlü olan çok başarılıydı.
Öğle yemeğinde büyük sürpriz!
Çeşit çeşit zeytinleri tadıp, tuzda morina balığı hakkında bilgi aldıktan sonra öğle yemeği yemek üzere bir Katalan lokantas olan Cal Boter’e gittik. Burası lokaller tarafından oldukça tercih edilen bir lokantaymış. Biz biraz erken gittiğimiz için mekan boştu ancak öğle saatlerinde masalar hemen dolmaya başladı. Cal Boter’de ilk önce öldürülmüş soğanla yapılan bir salata servis edildi. Yanında da ev yapımı kırmızı şarap. Ekmek batırılarak yenilen zeytinyağlı soğan salatası mükemmeldi. Sonrasında camagrocs mantarları, közlenmiş kırmızı biber ve patlıcan ile yapılan Escalivad’yı denedik. Bizim zeytinyağlılarımıza çok benzeyen bir lezzetti. Sonrasında ise biraz önce pazarda görmüş olduğumuz Morina balığı servis edildi. Üzerinde aioli ile servis edilen balık enfesti. Belki biraz tuzlu gelebilir. Son olarak ise masaya gelen yemek karşısında şaşırmadım desem yalan olur. Cargols a la llauna yani tereyağı ve otlarla pişirilmiş salyangozlar. Madem geldi denemek gerek diyerek bir kaç tane denedim. Midyenin daha çok çiğneme gerektiren şekli gibiydi. Ama bana göre değil. Çubuklarla salyangozu içinden çıkarmak, bir kısmını ayıklamak sonra da mayanoz ve domates sosuna batırıp afiyetle yemek ilgilenenlere ilginç gelecektir.
Kapanış Vermut ve Cava ile…
Cal Boter’deki sürprizli öğle yemeğinden sonra Barselona’da popüler olan vermut adlı içkiden içmek için 1922’den beri hizmet veren Bar Canigo’ya gittik. Vermut baharat, karamel ve bitkilerle aroma edilmiş şaraba verilen ad. İçine gazlı su eklenerek içiliyor. Barselona’lılar yanında meze olarak Beyaz Ançüvez yani hamsi turşusu tüketiyor. Bu arada bir küçük bilgi verelim. Sangria burada pek de fazla tüketilen bir içki değilmiş. Daha çok turistler Sangri içiyormuş. Özellikle şarapla yapılanını Katalan içkisi olarak görmüyorlar. Cava ile yapılanı biraz daha Katalan kabul edilebilirmiş!
Cava demişken turumunuzu birer kadeh Cava içerek bitirmeden önce rehberimiz Paula bizi bir yer altı otoparkına indirdi. Burada ikinci dünya savaşından kalma bir sığınağı ellerimizde fenerlerimizle gezdik. Gerçekten ürpertici bir duyguydu orada bulunmak…
Cava için bir Bodega’ya gittik ve kadehlerimizi tokuşturarak turumuzu noktaladık…
Culinary Backstreets’in Barselona turu benim için çok güzel bir deneyim oldu. Lezzetli ve farklı yemekler deneme şansına sahip oldum. Kendi başıma o lokanta ve kafelerde o yemekleri sipariş etmem mümkün değildi. Bir sonraki Barselona turunda kıyı bölgelerini içeren tura katılmak için sabırsızlanıyorum…
Bir teşekkür…
Rehberimiz Paula yemekler hakkında olduğu kadar bölge hakkında da oldukça bilgiliydi. Bize Katalan mutfağı hakkında bir çok ilginç ayrıntıda aktardı. Ayrıca güler yüzünü ve hoş sohbetini de hiç eksik etmedi. Teşekkürler Paula…
YORUM BIRAKIN