Tayland seyahatimi planlarken aklımda öncelikle Bangkok ve olağanüstü doğalarıyla adalar vardı. Chiang Mai’ye gitmeyi hiç düşünmemiştim ilk başlarda. Ancak Amerika’da okurken tanıştığım Tay arkadaşlarımdan birinin orada yaşadığını öğrenince ve gidip gelen arkadaşlarımında mutlaka görmelisin tavsiyesi ile birlikte Chiang Mai’yi de seyahat programıma eklemiş oldum.
İyi ki de eklemişim. Çünkü bu güzel kuzey şehrini görmeden dönmek büyük bir kayıp olacakmış. 10 günlük seyahatimde en güzel vakit geçirdiğimiz ve en beğendiğimiz yer olarak kalplerimizde yer edindi Chiang Mai.
Peki neden bu kadar sevdik bu şehri?
Chiang Mai’yi sevmemizin en önemli sebeplerinden biri küçük bir şehir olmasına rağmen ziyaretçilerine yapılacak bir sürü şey sunması. Olağanüstü tapınakları, inanılmaz çeşitliliğe sahip pazarları, birbirinden cool mekanları, lezzet durakları ve doğa ile iç içe yapılacak aktiviteleri gibi saymakla bitmeyecek güzel yönleri olan bir şehir. Bangkok kadar kalabalık değil, trafiği daha rahat. Her yere de kolay ulaşım imkanı var.
Chiang Mai’de biz 2 gün kaldık ve tadı gerçekten de damağımız da kaldı. Bir önceki yazımda Chiang Mai lezzet duraklarını yazmıştım. Bu kez bu güzel tapınaklar şehrinde mutlaka yapmanız gereken 8 şeyi sıralayacağım:
- Tapınakları gezin: Hiç abartmadan söyleyebilirim; Chiang Mai bir tapınaklar şehri. Üstelik öyle sıradan tapınaklar değil yüzlerce yıllık ve göz alıcı işlemelerle süslenmiş olan muazzam tapınaklar bunlar. Şehrin tam merkezindeki Wat Chedi Luang benim en etkileyici bulduklarımdan. Lanna stilinde piramite benzer şeklinde tasarlanmış, etrafında fil heykelleri ile çevrelenmiş, tarihi görünümü ile büyüleyen bir tapınak. Hemen yakınlarında ise Wat Phra Singh bulunuyor. Burası da özellikle gece ışıklandırması ile gözleri kamaştırıyor. Chiang Mai’nin en kutsal sayılan tapınağı Wat Phra. Bir de şehrin dışında bir tepenin üzerinden Chiang Mai’yi izleyen Wat Phra That Doi Suthep var. Burasının da mimarisi beni çok etkiledi. Altın kubbeleri, altın şemsiyeleri, desenli zemini ve şehir manzarası ile huzuru bulacağınız bir tapınak. tapınağa çıkmak için 306 basamaklı merdivenden çıkmanız gerekiyor ama korkmayın isterseniz finüküler sistemi de mevcut.
- Fil rehabilitasyon kampını ziyaret edin: Tayland’da filler taşımacılıktan şova kadar birçok işte kullanılıyor. Bu da aslında vahşi birer hayvan olan fillerin kötü şartlarda eğitilip kötü muamele görmelerine sebep olabiliyor. Bu şekilde kötü şartlarda yaşamış olup psikolojileri bozulmuş olan fillerin rehabilite edildiği kamplar bulunuyor. Eğer filleri görmek istiyorsanız bu kamplara gitmeniz daha doğru olacaktır. Chiang Mai’nin biraz dışında olan bu kampları internetten arayarak bulabilirsiniz. Bunlardan bir tanesi Elephant Jungle Sanctuary şehrin 60 Km dışında yer alıyor.
- Long Neck Kabilesini Görün: Boyunlarına halka takarak git gide uzatan kadınların kabilesini mutlaka bir yerlerde görmüşsünüzdür. İşte bu kadınların yaşadığı köy Chiang Mai’nin biraz dışarısında yer alıyor. İlkel şartlarda yaşamlarını sürdüren bu kabilenin köyünde kadınlar halen bu geleneği devam ettiriyorlar. Aynı zamanda da gelen turistlere kendi elleriyle yaptıkları hediyelik eşyaları, dokumaları satarak geçimlerini sağlıyorlar. Biz çok güzel kanepe örtüleri satın aldık uzun boyunlu kadınların yaptıkları. Gerçekten çok ilginç bir deneyim sizi bekliyor eğer giderseniz.
- Chiang Mai’nin lezzetlerini deneyin: Tıpkı nasıl ülkemizin Karadeniz bölgesi ile Ege bölgesi yemekleri farklı ise, Tayland’da da farklı bölgelerin farklı yemekleri bulunuyor. Chiang Mai’de kendine özgü yemeklerin olduğu bir Tay şehri. Üstelik çok da sevilen lezzetleri buluyor. Mesela Chiang Mai sosisi çok meşhur. Ayrıca domuz eti ile yaptıkları acılı ezmeleri de her yemekle birlikte servis ediliyor. Chiang Mai’nin mekanları da çok farklı ve dikkat çekici. Daha detaylı bilgi için Chiang Mai yazıma bir göz atın; chiang-mai-lezzet-duraklari
- Gece pazarını gezin: Şehrin merkezinde her akşam pazar kuruluyor. Ne ararsanız bulabileceğiniz akşam pazarında özellikle tekstil ürünleri, hediyelik eşyalar ve yöresel objeler çeşit çeşit ve inanılmaz uygun fiyatlara satılıyor.
- Haftasonu pazarlarını gezin: Gece pazarları ucuz dedim ama asıl büyük ucuzluk haftasonu kurulan walking street marketlarda. Yani haftasonu sokak pazarları. Trafiğe kapatılan yollar üzerinde kurulan bu pazarda bulamayacağınız şey yok. Saatler geçirebileceğiniz büyüklükte. İnsan açıkçası bu pazarlarda ne alacağını şaşırıyor. O yüzden Chiang Mai’ye giderseniz bavulunuzda mutlaka biraz yer olmalı! Pazardaki sokak lezzetlerini de es geçmeyin.
- Festival zamanlarına denk gelmeye çalışın: Chiang Mai yılda 2 kez muhteşem iki festivale ev sahipliği yapıyor. İlki Yi Peng Lantern Festival yani binlerce fenerin yakılıp aynı anda göklere bırakıldığı festival. Kasım ayında düzenleniyor ve tam bir görsel şölene dönüşüyor. Şehrin dört bir yanı geleneksel ışıklarla süsleniyor. Bir diğer festival ise aşırı derecede eğlenebileceğiniz Songkran su festivali. Çin yeni yılının başlangıcının kutlandığı su festivali Nisan ayında kutlanıyor. Herkes su tabancaları ile birbirini ıslatıyor. Bundaki amaç Chang Mai’nin en kurak sezonu olan Nisan ayında biraz olsun su ile serinlemek. Bir diğer dikkat çekici festivalde Şubat ayında kutlanan çiçek festivali!
- Pirinç tarlasında pirinç ekin: Kuzey Tayland pirinç yetiştiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı yerlerden biri. Karşınıza pirinç tarlaları sıkça çıkacaktır. Hatta bazı otellerin kendi pirinç tarlaları bile bulunuyor ve dileyen müşterileri için pirinç ekme deneyimi bile sunuyorlar. Siri Panna Villa Resort ve Dhara Dhevi Resort kendi pirinç tarlaları olan oteller. Eğer fırsatınız olursa mutlaka bu deneyimi yaşayın çünkü balçık dolu suya girip pirinçleri tek tek ekmek baya ilginç bir his!
Gürhancım, çok güzel anlatmışsın. Gittiğimde mutlaka bu tavsiyelerine uyacağım.
Sevgilerimle