Tayland’ın sürprizi bizim için hiç kuşkusuz Chiang Mai oldu. İyiki 3 günümüzü ayırıp Chiang Mai’ye gitmeye karar vermişiz. Bu kuzey Tayland şehrine bayıldık. İnsanları, kolay bir şehir oluşu, tarihi, kültürü ve yemekleri ile gönüllerimizi fethetti. Yapılacak şeyler o kadar çokki bu küçük şehirde… O yüzden aslında 3 günde yalnızca tadı damağımızda kaldı diyebilirim. Bir başka yazıda Chiang Mai’de neler yapabilirsiniz listeleyeceğim ama önce neler tatmalısınız onları bir sayalım. Chiang Mai’de ne yenir bir bakalım…
Chiang Mai tıpkı bizim ülkemizin farklı bölgelerinin yemekleri gibi Tayland’ın bilinen lezzetlerinden daha farklı bir mutfağa sahip. Nam Prik Num adını verdikleri domuz etinin incecik kıyılması ile yapılan acılı soslarını hemen her yerde göreceksiniz. Yanında da domuz derisinden yapılan pork skin (Kab-moo). Bu ikili patates kızartması ketçap gibi tüketiliyor Chiang Maililer tarafından. Ayrıca yine yöresel sosisleri de (Sai Aua) çok meşhur. Bir diğer en meşhur yemekleri Khao Soi Gai yani körili ve tavuklu noodle.
Grand Lanna at Dhera Dhevi Hotel: Tüm bu saydığım geleneksel Chiang Mai ve Tay yemeklerini tarihi bir ortamda yemek isterseniz Chiang Mai’nin en eski restoranlarından bir olan Grand Lanna’ya gitmelisiniz. Zamanında buraya Prenses Diana bile gelmiş. Set menülerinden bir çok yemeği (tıpkı Japonların bento kutuları gibi) tadabiliyorsunuz. Bu restoran sonradan bir başkası tarafından satın alınmış. Sonra etrafına Dhera Dhevi adında göz kamaştırıcı bir otel kurulmuş. Otel aynı bir Tay sarayı konseptinde yapılmış.
Clay Studio in the Garden: Chiang Mai farklı konseptlere sahip mekanlar diyarı… Bunlardan bir tanesi de Clay Studio in the Garden adında bir kafe. Özelliği kilden yapılan aksesurların üretildiği ve satıldığı bir stüdyo olması. Aynı zamanda da nefis kahvelerin servis edildiği bir mekan. Gizli ve büyülü bir bahçe gibi burası. Yemyeşil ağaçların arasında kilden bir sürü heykel… Indiana Jones filminden bir kare gibi! Matcha Lattesi çok başarılı denemenizi tavsiye ederim!
The Riverside Chiang Mai: Canlı müzik Chiang Mai’nin olayı. Her yerde jazz, rock ne ararsanız performans sergileniyor. Ping nehri kıyısında bir sürü yeme içme mekanı yer alıyor. Chiang Mai’de yaşayan sevgili arkadaşım Ratana bizi ikinci akşamımızda The Riverside adlı restorana götürdü. Burası canlı müziğin olduğu bir restoran. Lezzetli Tay yemekleri var. Pad Ki Mao adlı noodle ve Tom Gai adlı çorbadan deneyebilirsiniz. Birde kırmızı körili denizürünleri yemeği var ve hindistan cevizi içinde servis edliyor. Biraz beklerseniz nehir kıyısındaki masalara oturabilirsiniz ama sivrisineklere dikkat!
Bus Bar: Yemek üzerine birşeyler içmek isterseniz yine Ping nehri kıyısında yer alan Bus Bar enteresan konseptiyle ilginç bir alternatif olabilir. Rengarenk farklı sunumlara sahip kokteylleri bulunuyor. Bana biraz şekerli geldi. Ama konsepti sevdiğim için bira vs gibi içecekler eşliğinde canlı müzik dinlemeye gidilebilecek bir mekan.
Rotie: Bu tatlıya aşık oldum! Mantık çok basit. Bizim gözlemenin tatlı versiyonu. Saç tava üzerinde ince yufka içine taze muz dilimleniyor ve gözleme gibi pişiriliyor. Sonra dilimlenip üzerine Taylara özgü condensed milk yani yoğunlaşmış süt konuyor ve biraz da şeker eklenerek servis ediliyor. Sonuç inanılmaz! Mutlaka deneyin!
AS Cafe: Aslında alt tarafı bir pancakeci. Ama alışıla gelmişlerden değil! Burada yapılan pancakelerin üzerine fotoğrafınız çiziliyor. Evet yanlış duymadınız. Fotoğtafınız çekiliyor. Sonra özel makine ile pancake hamuru tavanın üzerine dökülerek pişiriliyor. Sonuç hiç de fena değil. İnsan bozup yemeye kıyamıyor. Yanında muz, vanilyalı dondurma ve elmalı gazoz ile servis edilen pancake’in tadı da gayet güzeldi. Bu cafe Maya adlı AVM’nin içinde yer alıyor.
Sunday Night Walking Street: Haftasonları Chiang Mai’de kocaman pazarlar kuruluyor. Aslında şehirde her daim pazarlar bulunuyor ama bu haftasonları kurulanlar en büyükleri. Özellikle de Pazar günü Rachadamnoen Road’da kurulanı. Yürü yürü bitmiyor. Ayaklarınıza kara sular iniyor. Sokak boyunca bir çok kafe restoran bulunuyor ancak elbette pazar lezzetleri daha güzel. Tavuk ve et şişlerden, noodlelara ne ararsanız var. Benim en çok hoşuma giden sıcak hava ve yorucu pazarda enerji depolamak için birebir olan taze meyves suları. Passion fruit, mango, karpuz, ananas, agave… ne ararsanız var. Bİr kaç çeşidini deneyin bayılacaksınız lezzetine! Bir de taze mangolardan mutlaka yiyin!
Lemongrass: Önünden bir kaç kez geçtiğimiz ve her zaman dolu olduğunu görüp de buranın var bir sırrı dediğimiz mekan. Uçağın kalkmasına saatler kala aklımızda kalmasın diyip denediğimiz, son derece salaş ama çok leziz Tay yemekleri sunan Lemongrass Chiang Mai’de mutlaka gitmeniz gereken yerlerden. Spicy beef salad (acılı dana etli salata), tavuk satay, tom gai çorbası denemeniz gerekenlerden…
Food Market at Night Bazaar: Chiang Mai’da her akşam kurulan pazar. Bu pazarın içinde bir de yemek büfelerinin yer aldığı bir alan var. Canlı müzik ve performanslarının sergilendiği sehnesi, farklı tasarlanmış oturma alanları ve çeşit çeşit mutfaklara ait lezzetlerin satıldığı büfeler. Şehirde en keyif aldığımız yerlerden bir tanesi oldu Ploen Ruedee adlı bu yemek pazarı. Bambu sopalarına geçirilip pişirilen etlerden denedik ve bayıldık. Ayrıca Tayların dondurmasını da ilk kez burada denedim. Farklı bir hazırlanış ve sunumları var. Denemenizi tavsiye ederim!
YORUM BIRAKIN