Cape Town Restaurantları tek yazıya sığacak gibi değil. O sebeple oradayken denediğim geri kalan diğer harika restaurantları bu yazıda bulabilirsiniz. İlk yazıya ulaşmak için de linke tıklayabilirsiniz…
Two Oceans:
Eğer Cape Town civarındaki koyları gezmeye çıkarsanız yolunuz mutlaka Cape Point’e düşecektir. Burada inanılmaz bir manzara sizi bekler. Yüksek uçurumlardan Atlas Okyanusunun dev dalgalarını izleyeceğiniz sert rüzgarlı bir turistik bir bölgedir Cape Point. Ayrıca bu manzaranın keyfini lezzetli bir yemek ve iyi Güney Afrika şarabıyla çıkarabileceğiniz çok güzel bir restorana sahiptir. Adı “Two Oceans”… Bu isim Cape Point’in Atlas Okyanusu’nun Hint Okyanusu ile birleştiği nokta olması inancıyla iki okyanus anlamına gelmektedir. Restoranın muteşem bir okyanus manzarası buluyor. Menüsü deniz ürünleri ve sushi’den oluşuyor. Ben peninsula turunda verdiğimiz molada Two Oceans’da yedim. Menü’den seçimim sarıkuyruk balığı oldu. Domates ve zeytin salsa, humus ve körpe ıspanak üzerinde ızgara Sarıkanat yanında karides kroket ile servis edildi. Yemeğimi güzel bir Güney Afrika chardonnesi ile yedim! 17 yıllık bir restoran olan Two Oceans’ı mutlaka denemelisiniz…
Dear Me:
Downtown’da yer alan Dear Me adı gibi şirin bir kafe. Dekorasyonu’da dikkat çekici. Menüsünde sağlıklı ve hafif lezzetlere yer vermişler. Ben bir sabah kahvaltı için gittim ve lezzetli bir eggs benedict ile sıcak bir Americano içtim. Menü’de Turkish eggs diye adlandıkları bir yumurta çeşidi de bulunuyordu.
Dutch East:
Dutch East, şarap turu sırasında Franschhoek adlı kasabada keşfettiğim bir restoran. Franschhoek bir şarap diyarı. İrili ufaklı bir çok şarağ bağına sahip. Kasaba’nın merkezi de çok şirin. Bir çok restoran ve dükkanın olduğu sıcak bir yer. Rastgele girdiğim Dutch East’in menüsü daha çok et ürünlerinden oluşan lezzetlere sahip. Ben farklı bir şey denemek istediğimden menüde antilop olduğunu görünce hemen sipariş ettim. Izgara antilop karamelize elma ve pinotage sosu ile servis edildi. Aslında daha az pişmiş tercih ederdim ama yine de antilop etini beğendim. Tatlı sosu ve elmalarla birleşince çok başarılıydı.
Vineyard Hotel:
Vineyard Hotel şehrin en zarif, en gözde ve doğayla iç içe olan otellerinden birisi. Buraya Cape Town’da yaşayan arkadaşımla birlikte son gün uçağım kalkmadan son bir öğle yemeği için gittik. Bir kaç farklı restoranı bulunan otelin biz bahçe lounge’unda oturduk. Cennet gibi bir ormanın kenarında yer alan otelin bahçesi tahmin edebileceğiniz gibi bir harika. Lounge’de nefis bir rose ile birlikte rokfor ve kırmızı soğan marmelatlı ve baconlı bir hamburger yedim. Yemesi baya zahmetli olan hamburgerin lezzeti ise mükemmeldi!
Belmond Month Nelson Hotel:
Bir İngiliz geleneği olan 5 çayları, Cape Town’da da çok fazla uygulanan bir gelenek. Özellikle bazı otellerin 5 çayı saatlerinde rezervasyonsuz yer bulmak imkansız. High Tea adı verilen bu lezzetli aktivitenin en meşhuru “Belmond Month Nelson Hotel”de yapılanı. Zaten oteli görmeyi çok istediğimden 5 çayı için burayı tercih etmem çok zor olmadı. Birbirinden lezzetli çaylardan oluşan zengin bir menüden dilediğiniz çayı dilediğiniz kadar içebildiğiniz otelde açık büfeden ağız sulandıran tatlılarınızı alıyorsunuz. Sonrasında ise ayaklı pasta tabağı sconelar, çörekler ve mini sandviçlerle dolu olarak masanıza getiriliyor. Tüm bunların hepsini yiyemesemde bir çoğunun tadına baktım. Çay seçimim oolong çayından yana oldu. Otelin eşsiz ambiyansı içinde keyifli ve zarif bir öğleden sonra geçirerek otelden ayrıldım…
YORUM BIRAKIN