San Francisco’daki ikinci ve son günüme yine Mission bölgesinde yer alan “Kitchen Story” adlı restoranda kahvaltı ederek başladım. Kitchen Story’nin sahibi bir Koreli. Bunun sonucu olarak Kaliforniya’ya özgü lezzetleri Asya mutfağı ile füzyonlamış. Açılalı fazla zaman geçmemesine rağmen tüm yemeklerinde kaliteli ürünler kullanıldığı ve farklı bir menüye sahip olduğu için şık giyimli ve gelir seviyesi yüksek müşterilerin uğrak yeri haline gelmiş. Ben kahvaltı menüsünden Frisco Benedict’i seçip sipariş ettim. Mangolu Tavuk Sosis, avakado, kırmızı biber ve limonlu hollandaise soslu yumurta olan Frisco Benedict’in sunumuna ve lezzetine 10 puanı verdim. İsmine atıfta bulunacak şekilde hesap fişini kitaplara mandallayıp getirmelerini de çok beğendim!
Kitchen Story’deki enfes kahvaltımın üzerine yürüyerek 20 dakika uzaklıktaki Alamo Square’e gittim. Burası filmlerde görmeye alışkın olduğumuz San Francisco’nun Victoria tarzı evlerini arkasında modern downtown siluetiyle birlikte en iyi görebileceğiniz yer. Aynı zamanda yemyeşil bir park. Burada kahvenizi veya sandviç’ini alıp güzel manzaraya karşı çimlere uzanıp keyif yapabilirsiniz.
Alamo Square’in hemen yakınlarında şık tasarım dükkanları, butikleri ve restoranlarıyla dikkat çeken Hayes Valley bulunuyor. Yaklaşık 10 dakikalık bir yürüme mesafesinde. Hayes Valley’nin küçük meydanında bir baraka’da yer alan farklı bir dondurmacı olan Smitten‘da mutlaka bir dondurma denemelisiniz. Buranın özelliği Brrr adını verdikleri makineleri ile siparişiniz üzerine 2 dakika içinde dondurma yapmaları. Makineye sütü, diğer malzemeleri ve sıvı nitrojeni döküp son derece yumuşak kremamsı bir dondurma hazırlıyorlar. Smitten‘da 4 farklı çeşit dondurma yapılıyor. Vanilyalı, çikolatalı, naneli ve çilekli. Ben organik süt ve krema, şeker, taze çilek, limon suyu, tuz ve yumurta sarısı ile yapılan ve üzerine de beyaz balsamik sirke sosu dökülen çilekli dondurmada karar kıldım. Sirke sosu gerçekten çok farklı bir lezzet. Çilekle bir araya gelince ekşimtırak bir tat alıyorsunuz. Dondurma yemek istemeyenler hemen arka barakadaki butik kahveci Ritaul‘da güzel bir kahve içebilir.
Hayes Valley’nin ardından 10 dakika mesafedeki Market street’deki durakdan tramvaya binip Union Square’e gittim. Buradan yine başka bir tramway ile San Francisco’nun en lüks semtlerinden Nob Hill’e gittim. Nob Hill’de bulunan Fairmont Oteline girip şöyle bir gezmenizi tavsiye ederim. San Francisco’nun en eski binalarından birinde yer alıyor ve lobisi çok etkileyici.
Fairmont otelinden yarım saat yürüyerek dünya’nın en kıvrımlı sokağı olarak bilinen Lombard Street’e gittim. Yürümeyle arası iyi olmayanlar yine tramvay’ı kullanabilir çünkü yol boyunca sürekli yokuş inip çıkıyorsunuz. Lombard Street çok dik olduğundan bu sokağa 8 viraj yapılmış ve ancak bu şekilde eğim azaltılabilmiş. Lombard’da araçlar yukarıdan aşağı tek yön olarak gidebiliyor. Duyduğuma göre çok yakında tamamen trafiğe kapatılacakmış!
Lombard’dan yine yarım saatlik dik yokuşlu bir yürüyüşle Telegraph tepesindeki Coit Tower’e gidilebiliyor. Ben yine yürümeyi tercih ettim ancak bu sefer bulabilirseniz taksiyi öneririm. Kule tam 64 metre yüksekliğinde. Ayrıca bir tepe üzerinde de yer aldığı için oldukça geniş bir San Francisco manzarasına sahip. Kuleye $7 ödeyerek çıkabilirsiniz.
Coit Tower’ı da bitirdikten sonra artık bende bitmiştim. O yüzden bir taksiye atlayıp Union Square’e geri döndüm. Zamanımın gere kalanını biraz alışveriş yapmaya ayırmak istediğim için mağazalar kapanana kadar Union Square’de dolandım durdum. Sonra akşam yemeği için China Town’a gidip bir şeyler atıştırdım ve güzel bir uyku için kaldığım eve geri döndüm…
San Francisco’da görülecek yerler tabiki bu kadarla sınırlı değil. Ben 2 gün içine görülmesi gereken yerlerin sığdırabildiğimi sığdırdım. Ama bu benim San Francsico’ya üçüncü gidişim olduğu için göremediğim yerler için çok hayıflanmadım. Siz bence en az 4-5 gününüzü bu güzel şehre ayırın. Filmlere konu olmuş hapisanesi ile ünlü Alcatraz adasını, MoMA gibi iddialı müzelerini, Salsalito gibi güzel semtlerini ve Bay Bridge’i geçip East Bay bölgesini ve hatta NAPA valley’e gidip yeni dünya şaraplarını denemelisiniz…
Yazının 1. kısmını okumak için tıklayın…
Tadında Seyahatler…
YORUM BIRAKIN