Venedik’e ilk kez yıllar önce meşhur karnaval zamanında gitmiştim. Ailece Roma, Floransa ve Venedik’i kapsayan bir tura çıkmıştık. Turun Floransa ayağında çok şiddetli bir bademcik geçirmiştim. O yüzden Venedik kısmı benim için kabus gibi geçmişti. Hayal meyal maskeli ve kostümlü insanların yollarda sokaklarda durup fotoğraf çektirmesini hatırlıyorum. Ne yedim ya da ne içtiğime dair hiçbir fikrim yok. Zaten çektiğim acı sebebiyle birşey yiyememiştim.
Bu acı hatıralar vardı Venedikle ilgili bende kalan. Artık gidip adam akıllı bu efsane şehri yakından tanımalıyım diye düşündüm. Aslında dişimi sıksam Şubat ayında başlayacak karnaval döneminde gidebilirdim. Ama zaten önceden bu dönemde gitmiştim. Hem çok kalabalık, hem de çok daha pahalı olacaktı. Yazın gitsem de çok sıcak ve kokulu olacaktı.
Geçtiğimiz Cumartesi THY ile Venedik’e direk uçuşla gittim. Pazartesi de akşam uçağı ile döndüm. 2 güne çok şey sığdırdım. Harika lezzetler denedim. İlk yazımı da Venedik lezzetlerine ayırdım. Bakın neler neler denedim;
Spaghetteria A Le Tole: Venedik’in en iyi makarnaları bu restoranda yapılıyor. Küçük bir mekan olsa da diğer yerler boşken A Le Tole’de yer bulmak neredeyse imkansızdı. Cumartesi akşamı rezervasyonsuz gittiğim için yer bulamadım. 1 saat sonrasına rezervasyon yaptırarak buranın lezzetlerini deneme şansım oldu. Venedik’in mürekkepli makarnası çok meşhur. Menüde istakozludan mideyeliye bir sürü makarna çeşidi vardı ama benim tercihim Venedik’e özgü olan siyah spagetti oldu. Kırmızı hindibağ ve deniz taraklı olan spagetti hiç bitmesin istedim. Yanında da Pinot Griggio şarabımla enfesti. Tatlı seçimim ise dondurmaya benzeyen bir güney İtalya tatlısı olan Tartufo Bianco oldu.
Toletta Snack Bar: Yine İtalya’ya özgü bir sandviç türü olan tramezzini’yi en iyi yaptığı söylenen mekanlardan biri Toletta Sncak Bar. Sandviç ekmeğinin kenarları kesiliyor, sadece beyaz kısmı üçgen şekilde kesilerek içine ton balığından, salama, somondan pastramiye kadar farklı içeriklerde servis ediliyor. Dana etli, somon ve ton balıklı olanlarından denedim. Çok nefisti. Fiyatları da çok uygun. Öğlen bir şeyler atıştırmak için çok uygun bir seçenek.
Paticceria Bar Rizzardini: Fritelle Veneziane Venedik’e özgü bir çeşit tatlı. Özellikle karnaval zamanı tüketildiği için karnaval tatlısı olarak da biliyor. Bir çeşit donut da diyebiliriz. Bu mekan da yine bunu en iyi yapanlarından. Nostaljik çok şirin bir pastane. İçi beyaz şarap kremalı dolgulu fritellesi muhteşemdi. Ben tiramisuya da bayıdım. Pastanelerde bulunan çeşit çeşit pasta ve kurabiyeleri denemekten çekinmeyin. Çok lezzetliler!
Osteria Da Alberto: Venedik’e gelip de deniz ürünlerinin tadına bakmadan dönmemelisiniz! Bunun için de Osteria Da Alberto iyi bir seçenek. Menüde deniz ürünleri mezelerinden ana yemek balık çeşitlerine kadar bir çok şey mevcut. Ben karışık deniz ürünleri meze tabağından seçtim. Ahtapot salatası, ton balıklı salata, sardalya salatası, mini ahtapot ve jumbo karides’den oluşan tabak yanında ev yapımı beyaz şarapla harika gitti. Bu arada kurutulmuş balıklı makarnaları çok başarılıymış. Denemenizi tavsiye ederim.
All Arco: Venedik mutfağına özgü bir başka yemek de cicchetti adı verilen tapas usulü mini atıştırmalıklar. Genellikle ekmeklerin üzerine deniz ürünleri veya şarküteri ürünleri konularak servis ediliyor. Arco’da yediğim cicchettiler nefisti. Ben özellikle sardalya ve ançüvezli olanlarına bayıldım!
Bar Cafe Palmisano: Venedik’e yakın adalar olan Murano ve Burano’ya giderseniz ve hafif bir şeyler atıştırmak isterseniz Burano’da bulunan Bar Palmisano’da bir mola verebilirsiniz. Rotolo adı verilen dürümleri çok lezzetli. Fiyatları da bütçeye uygun. Prosciuttolu, salamlı, baconlı, ton balıklı bir sürü çeşidi var ve tost edilerek servis ediliyorlar. Burada yediğim çikolatalı cannoli de çok başarılıydı.
La Pasticceria Carmelina Palmisano: Burano’ya özgü kurabiyelerden yemeden buradan ayrılmayın. S şeklinde veya O şeklinde yapılıp satılan bu kurabiyeler bol yumurta ve tereyağı ile yapılıyor. Bu pastanede yapılanlar çok lezzetli. Tanesi de 1 Euro.
Le Cafe: Venedik’te kahvaltı için şuraya gitmelisin diye bir tavsiyem olmayacak çünkü İtalyanlar için kahvaltı demek ayaküstü kahve içilen bar adı verilen kafelerde kruvasan ve çörekler yiyip espresso içmek demek. Herhangi bir kafeye girip harika hamurişleriyle kahvaltınızı yapabilirsiniz. LE Cafe tesadüfen girdiğim ve memnun kaldığım kafelerden biriydi.
YORUM BIRAKIN