Evet tüm sosyal medya kanallarında, haber bültenlerinde ve gazetelerde en çok paylaşılan konu son zamanlarda turizm patlaması yaşayan Kars. Kars aslında yıllardır oradaydı ama bizler onu yeni keşfettik. Çünkü az gidilmiş, keşfedilmemiş, bakir kalmış destinasyonlara ihtiyacı var artık insanların. Hele ki ülkemizde pek yaygın olmayan tren yolculuğu gibi farklı bir ulaşım ağı sunuyorsa o zaman bu günlerde popüler olmaması için bir sebep yok Kars gibi bir şehrin.
Doğu Ekspresi ile 25 saatte gidiliyor Kars’a. Yol boyunca çok enteresan, çok etkileyici manzaralar karşınıza çıkıyor. İnanılmaz bir talep olduğu için şuanda Kars’a tren bileti bulmak zor. TCDD yataklı vagon sayısını artırmış bile. Vagon görevlileri bu yoğunluktan şikayetçi. Uyku uyuyamaz hale gelmişler. Ben tren yolculuğunu ve detaylarını bir önceki yazımda paylaştım. Okumak için tıklayın.
Bu yazımda Kars’ta görülmesi gereken yerleri ve Kars’ın eşsiz lezzetlerini anlatacağım.
Doğu Anadolu’da sınır şehrimiz Kars. Yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlerin egemenliği altına girmiş, farklı kültürlerden etkilenmiş bir şehir. Kars’ta ilk dikkatinizi çekecek olan şey şehrin farklı mimarisi. Alışılagelmiş bir Türk şehri değilde sanki bir Rus şehri havasında. Ruslar bu şehri tam 50 yıl elinde tutmuş. I. Dünya Savaşı sonrasında tekrar bir Türk şehri olmuş ama Rusların şehirin mimarisindeki etkisi çok büyük olmuş. Sokak düzeni, estetik 1 veya 2 katlı yapılar şehri bir Moskova semti havasına sokmuş.
Kars’a gittiğinizde ilk yapmanız gereken şeylerden biri şehri yürüyerek gezmek. Bir çoğu metruk durumda olan Rus dönemi yapıları gerçekten çok güzel. Keşke aralara benzer yapılar inşaa edilerek şehir büyüyebilmiş olsaydı. Ne yazık ki çirkin binalarla şehir donatılmış. Yine de eski Rus dönemi binaların her biri restore edilirse bambaşka bir çehreye bürünebilir Kars.
Bu binalar arasında özellikle dikkatleri çeken yapılar şunlar;
*Fethiye Camii: Eski bir kilise ama sonradan camiye çevrilmiş. Mimarisi nefes kesici.
*Kars Otel: Bu butik otel de restore edilmiş bir Rus binası ve çok şirin.
*Hotel Cheltikov: Yine restore edilerek butik otel haline getirilmiş bir yapı.
*Defterdarlık Binası
*Eski Valilik Binası
*Katerina Sarayı: Butik otel
*Kars İl Sağlık Müdürlüğü
Diğer gezip görülecek yerler ise Taşköprü, Kars kalesi ve Kars müzesi
Kars il merkezi dışında ise görülmesi gereken birkaç yer var. Sarıkamış kayak severler için gidilmesi gereken yer. Hem pist bakımından hem de kar kalitesi bakımından buranın kış sporları için Türkiye’nin en iyilerinden olarak kabul ediliyor Sarıkamış.
Kayakla ilgiliniz yok ise Sarıkamış’ı başka bir sefere bırakıp Çıldır Gölü, Ani Harabeleri ve Boğatepe’yi gezi programınıza ekleyebilirsiniz.
Ani Harabeleri: Geçmişte dünyanın en büyük metropollerinden biriymiş Ani. En parlak döneminde nüfusu tam 100.000 civarındaymış. Kars’tan araçla 40 dakikada ulaşılıyor. Ören yerine giriş ücreti 8 TL. Müze kart geçerli. Ani binlerce yıllık (5000 yıllık) bir geçmişe sahip. Bir sürü uygarlık burada hüküm sürmüş. İpekyolu üzerinde olduğu için stratejik açıdan önemli bir konumdaymış. Doğal olarak da korunaklı bir şehirmiş. Arpaçayı Ani sınırları içinde yer alıyor ve bugün Türkiye ile Ermenistan sınırını oluşturuyor. Bölgede binin üzerinde de mağara bulunuyormuş. Deprem ve yıldırımların ardından bölgede ayakta kalmayı başarmış manastır, kilise, cami, katedral, hamam ve kervansaray bulunuyor. 2-3 saatte tüm şehir gezilebiliyor. Çok etkileneceğinizden eminim…
Çıldır Gölü: Şehre 1 saat uzaklıkta. Kışın göl donduğu için ortaya çıkan manzara inanılmaz. Yeterince güvenli olduğunda üzerinde yürümeye izin veriliyor. Gölde Sarı Sazan Balığı avlanıyor. Göl çevresinde birkaç tane mekan bulunuyor balık yiyebileceğiniz. Bunlardan bir tanesi Atalay’ın yeri. Oldukça salaş bir mekan. Tatlı su balığı sevenler beğenecektir ama benim damak tadıma göre değil bu balıklar. Rengarenk süslenmiş atlar bembeyaz göl manzarasında harika görünüyorlar.
Boğatepe: Kars Gravyerinin hikayesini dinlediğimde çok şaşırdım. Çünkü bu peynirin yıllar önce buraya İsviçreli biri tarafından getirildiğini bilmiyordum. Boğatepe gravyerin ilk üretildiği yer. Atlı tramvaylarla yolculuk yapmakta olan bir İsviçreli işadamı, Karsta verdiği mola sırasında Doğatepe’yi İsviçre’ye benzetmiş ve burada peynir üretmeye karar vermiş. O gün bugündür Boğatepe gravyeri ile tanınıyor. Buradaki köy evlerinde peynir çeşitleri ağırlıklı köy kahvaltısı yapabiliyorsunuz. Çağdaş Koçulu’nun evi bunlardan bir tanesi. Kendi mandıralarında ürettikleri peynirlerle kahvaltı yapıp ardından mandıra gezip peynir üretim sürecini görebilir, dilerseniz de gravyer başta olmak üzere nefis peynir çeşitlerinden satın alabilirsiniz. Boğatepe’nin peynir hikayesinin anlatıldığı Peynir Müzesini de mutlaka gezin.
Peki ne yiyebilirsiniz?
Kars mutfağı hem yıllarca farklı egemenlikler altında yaşadığı için hem de diğer ülkelere yakın konumda olduğu için farklı mutfaklardan etkilenmiş bir mutfak. Özellikle İran, Azeri ve Rus etkisi Kars yemeklerinde kendini gösteriyor.
Piti: Kars’ta ençok beğendiğim yemek oldu. İran mutfağından gelen Piti’nin servis edilişi çok enteresan. Cezvemsi bir kapta kuzu incik nohut, bulgur ve zerdeçal ile pişiriliyor. Sonra bir tabağın içine lavaş ekmeği elle ufak ufak parçalara ayrılıp konuluyor. Üzerine yemeğin suyu dökülüyor. İlk olarak bu kısım yeniliyor. Sonrasında cezvedeki kalan nohut, bulgur ve kuzu eti tabağa boşaltılıp bir aletle birlikte birbirine ezilerek karıştırılıyor. Çok ama çok lezzetli! Sini Ev Yemeklerinde denemenizi tavsiye ederim.
Hangel: Hangel için bir mantı çeşidi denilebilir. Lazanya gibi kesilip haşlanmış hamur üzerine sarımsaklı yoğurt ve kavrulmuş soğan ile servis ediliyor. Kıymalı versiyonları de mevcut. Çoğu restoranın menüsünde yer alıyor.
Haşıl: Restoranlarda sipariş üzerine yapılan bir yemek. Kırık buğday haşlanıyor ve üzerine sarımsaklı yoğurt ve tereyağı dökülerek servis ediliyor. Şehir Kulübü adlı restoranda Semra Hanım’ın pişirdiği Haşıl’ı denedim ve tek kelime ile bayıldım!
Taş Köfte: Bu köftenin ilginç olan yanı içinde erik olması. Yerken kesinlikle eriklerin çekirdeğine dikkat etmek gerekiyor. Muhtemelen taş denilmesinin sebebi de yerken taş gibi çekirdeklerin ağzınıza gelmesi olabilir. Sini Ev Yemekleri’nde bulunuyor.
Kars Kazı: Kars’a gidip de kaz yemeden dönmek olmaz. Özellikle de bu aylar kaz mevsimi. Kaz servisi yapan yerel mutfaklara sahip restoranlar bulunuyor şehirde. Farklı pişirilme şekilleri olsa da genellikle kaz suyuyla pişmiş bulgur pilavı üzerinde servis ediliyor. Grupta kaz ile ilgili fikir ayrılıkları vardı. Kimimiz sevdi kimimiz ise kuru ve yavan buldu. Bana göre Pushkin adlı restoranda yediğim lezzetliydi. Porsiyonu 60 TL yani biraz pahalı gelebilir ama gitmişken mutlaka denenmeli.
Cici Pilav: İran etkisi bu pilavla bir kez daha karşımıza çıkıyor. İranlıların çilavları gibi basmati princi ile yapılan ve kuru meyvelerle lezzetlendirilien tatlı tuzlu bir yemek cici pilav. Hanımeli Restoranda yediğim cici pilavı beğendim.
Musembe Pilavı: Cici pilava benziyor. Tek farkı bu pilava patlıcan da ekleniyor. Daha çok Ağrı yöresine ait bir pilav türü
Evelik Otu Çorbası: Evelik otu Anadolu’da yemeklerde sıkça kullanılan bir ot. Kars’ta da en çok çorba olarak tüketiliyor. Farklı versiyonları var. İçine bulgur da ekleniyor.
Umaç Helvası: Kars’ta genellikle yemeklerin ardından bu helva servis ediliyor. Un helvasına benziyor ama yapım aşamasında süt de kullanılıyor. Benim gibi un helvası sevenler bayılacaktır!
Döner: Her şehirde döner var ne alaka demeyin. Kars’a özgü birşey değil döner belki ama Tadım dönerde yapılan döneri kalkıp oralara kadar gitmişken mutlaka tamanız gerek. Bana hak vereceksiniz.
*Konaklama için yukarıda saydığım Rus mimarisine sahip butik oteller haricinde oteller de mevcut. Gitmeden önce otel işinizi mutlaka çözün hatta çok önceden çözün çünkü talep çok fazla ve yeterince otel yok!
Güzel bilgi paylaşımı için teşekkürler.
Umarım işinize yarar. Sevgiler
Güzel bilgi paylaşımı için teşekkürler.