Yolculuk boyunca görülecek birçok şey ve tadılacak harika tatlar varsa araba ile seyahate doyum olmaz. Yaz tatilim sebebiyle Ege’ye yaptığım yolculuk başlangıç noktamız İstanbul’a varıncaya kadar olağanüstü manzaralar içinde geçti. 6 gün boyunca Gökova Akyaka’dan Akbük ve Pamukkale’ye, Kuşadası’ndan İzmir’e ve Alataçatı’ya birçok yerde bulundum. İşte lezzet duraklarımız;
İstanbul’dan Gökova’ya gitmek için Denizli üzerinden gittik. Daha kısa alternatifler varken Denizli’yi seçmemizin sebeplerinden biri Denizlili olan arkadaşımın ailesine geçerken uğramak, ikincisi çok küçükken gittiğim Pamukkale’yi tekrar görmek ve arkadaşımın mutlaka tatmalısın dediği meşhur Denizli Kebabı’nı denemek… Sabah 6’da başlayan yolcuğumuzun ilk durak noktası Kütahya girişinde bulunan sirke ve sosları ile bilinen Kemal Kükrer tesisleriydi. Otağı çadırında köy kahvaltısı reklamıyla bizi kendine çeken Kemal Kükrer’de otağı çadırında değil, bahçesinde kahvaltımızı yaptık. Serpme kahvaltıda domates, salatalık, reçel, bal, siyah/yeşil zeytin, yumurta ve gözleme ile birlikte servis edilen gerçek Afyon kaymağı mükemmel ötesiydi. Yemeye doyamadık diyebilirim. Mekanın temiz olması ve yöresel Türk motifleriyle yapılmış dekorasyonu da bizden artı puan almayı başardı.
Böyle sıkı bir kahvaltıdan sonra insan aklına tatlı yemek gelmeyebilir ama söz konusu Afyon’da bulunan İkbal’deki kaymaklı ekmek kadayıfı ise iş değişir. Hatta benim gibi yanınıza paket yaptırıp devam edebilirsiniz yola. İkbal tam bir tatlı cenneti. Çeşit çeşit lokumlar, şekerlemeler, sütlü tatlılar baş döndürücü. Acıkanlar için yemek bölümü de sunduğu alternatifleriyle oldukça zengin.
Denizli’ye vardığımızda önce şehir içinde hızlı bir tur attık. Cafe-bar ve restoranların ormanla buluştuğu ve lüks villaların sağlı sollu size eşlik ettiği kentin Çamlık bölgesi tekstil ve mermercilikle ünlü bu kentin saklı yönlerini gözler önüne serdi. Bu kısa şehir turundan sonra soluğu arkadaşımın öve öve bitiremediği Denizli Kebabı’nı yemek üzere Kebapçı Mustafa’da aldık. Konya tandırına benzeyen Denizli Kebabı özel kuyuda pişirilen kuzu etinden yapılıyor. Yanında taze soğan ve domates ile servis edilen tandırı elle yemek makbul. Kebapçı Mustafa’nın yağlı pidelerle birlikte sunulan tandır eti son derece yumuşak, lezzeti de bir harikaydı. Yemeğin sonunda mutlaka Tahinli Pide siparişi vermelisiniz. Öğrendiğime göre Nazilli ve Denizli tarafında bu pide tatlı olarak yemeklerden sonra sıkça tüketiliyormuş. Tahinli pideyi isteğinize göre şekerli ya da ballı olarak sipariş edebiliyorsunuz. Üzerine de bolca ceviz atılıyor. Tadı damağınızda kalacak. Sizin de yolunuz Denizli’ye düşerse Kebapçı Mustafa ya da şehrin Kaleiçi denilen bölgesindeki tarihi salaş kebapçılarda Denizli Kebabı’nı denemeden geçmemenizi şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca ilgilenenler için bu kebapçılarda kuzu kelle ve ciğer de mevcut.
Hazır Denizli demişken Pamukkale’den de bahsetmek istiyorum. Yıllar önce gittiğimde içine otellerin inşa edilmiş olduğu, sularının da kurumaya yüz tuttuğu travertenler artık tamamen koruma altına alınmış. Zira, Pamukkale ile Denizli’yi artık otomobille 5 dakika mesafedeki pamuk tarlaları ayırıyor. İçinde bulunduğu bölgeye para ödeyip girebiliyorsunuz (20 TL). Hemen travertenlerin bittiği en alt noktaya yapay bir gölet yapılmış. Yukarıdan bakıldığında inanılmaz bir görsellik sunuyor. Pamukkale, bembeyaz travertenleri ile kavurucu yaz gününde kar yağmış hissi uyandırıyor. Gitmeyenlerin hayatlarında bir kez bu doğa mucizesi yeri görmelerini tavsiye ediyorum. Yolum, sütunların olduğu ve zamanında Kleopatra’nın da yüzdüğü antik havuzda yüzmek için bir kez daha kesinlikle Pamukkale’ye düşecek.
Denizli Gökova arasında yol ormanların arasında kıvrılarak ilerliyor. Tavas Zeybek’inin anavatanı Denizli’nin Tavas ilçesinden yolunuza devam ediyorsunuz. Özellikle Akyaka’ya yaklaşırken U dönüşü şeklinde virajlar karşınıza çıkıyor. Arabayı dikkatli kullanmakta fayda var.
Akyaka ormanların denizle buluştuğu cennet tabir edilecek bir yer. Fotoğraf çekmeye doyamadım. Denizi tertemiz. Sürekli esen havası taptaze. Denizi soğuk. Doğası yapılaşmaya henüz kurban olmamış. Evlerin mimarisi tahta balkonları ile kendine özgü. Giderseniz yapmanız gereken şeylerin başında Azmak nehrine gitmek, nehirdeki turlara katılmak ve Azmak kenarındaki balıkçılardan birinde yemek yemek geliyor. Ayrıca Gökova’nın bakir koylarına yapılan tekne turlarına da katılabilirsiniz.
Devam Edecek…
Tadında Seyahatler….
1 Comment