İsviçre’ye ilk gidişimin üzerinden 3 sene geçti ama bu süre zarfında ülkenin güzelliği aklımdan hiç çıkmadı. Muhteşem bir doğaya sahip, aşırı korunmuş, tertemiz doğası, pırıl pırıl gölleri ve nehirleri, yüksek yaşam standartları beni büyelemişti. Tabi aynı zamanda da pahalılığı aklımdan hiç çıkmadı. Bu sefer Cenevre lezzetleri tatmak için düştü yolum bu küçük ülkeye.
Yeni Rota Cenevre
Bu kez yolum iş seyahati için Cenevre’ye düştü. Geçtiğimiz sene Cenevre’nin de kıyısında olduğu Leman Gölü’ne (Cenevre Gölü) kadar gelmiştik, Montrö’yü gezmiştik ancak Cenevre’ye kadar ilerlememiştik. Gitmeden önce araştırmamı elbette yaptım ancak malesef şehirde yapılacak pek birşey olmadığını görünce 5 gün boyunca ne yapacağım ben bu şehirde demiştim.
Neyseki Cenevre bir çok milletten expatın yaşadığı bir şehir ve dünyanın birçok mutfağına ev sahipliği yapıyor. Ben de bunu fırsat bilip bu çeşitliliğin keyfini çıkarayım dedim ve birbirinden farklı mutfakları denedim.
Cenevre’nin Dünya Mutfakları
Cenevre lezzetleri deneyimime tabii ki ilk olarak lokal mutfakla başladım.
Edelweiss Restaurant
Burası Edelweiss adlı İsviçre chaletsi konseptli bir otele ait bir restoran. İsviçre yemeklerini en iyi yiyebileceğim restoranları araştırırken birkaç alternatif karşıma çıktı. Bunlardan en dikkatimi çeken Edelweiss oldu çünkü dekorundan, müziğine ve menüsüne kadar İsviçre havasını müşterilerine yaşatmasıydı.
Restoran iki katlı. İster alt katta oturup ambiyansın içine gömülebilir isterseniz de olup biteni yukarıdan izleyip daha sakin bir yemek yiyebilirsiniz. Biz altta hemen sahnenin kenarında oturduk. Menüden bir peynir fondue ve bir de et fondue seçtik. Peynir fondue’ye bayat ekmek ve haşlanmış patatesi özel çatallarla bandırıp bandırıp yiyorsunuz.
Et fondue ise tencere içinde kaynayan yağ geliyor. Buna da küp şeklinde doğranmış dana etini özel çatalıyla daldırıp maksimum 2 dakika kızartıyorsunuz ve sonra masaya gelen 4 farklı çeşit sosa bandırarak yiyorsunuz. Soslar mayanoz ve hardal ağırlıklı soslar. Bu arada peynir fondue için 3 uçlu çatal, et fondue için ise 2 uçlu çatal kullanılıyor. Yemeğimizle beraber Calvinus adlı Cenevre birasından içtik. Şişe bile özel bir bira. Sahnede müzik çalan grup, geleneksel şarkılarını akardiyon, inek çanı ve Alp borazanı gibi enstrümanlar eşliğinde söylüyordu. Keyifli bir ortam. Yemekler de bence gayet iyi. Et fondue 39, Peynir fondue ise 43 Franc.
Patara Thai Fine and Fun Dining
Cenevre lezzetleri turumda şimdiki durağım Patara şehrin en gözde Thai restaurantlarından biri. Beau Rivage adlı otelin altında yer alıyor. Mottoları hem fine dining olmaları hem de eğlenceli olmaları. Fine dining kısmını anlamış olsam da fun yani eğlenceli kısmını pek çözemedim. Yediğimiz şeyler biraz klasik Thai lezzetleriydi çünkü ben çok özlüyorum bu tatları ve fazla deneysel takılamıyorum uzun zaman sonra Thai restaurantına gidince. O yüzden Pad Thai, Green Papaya Salad ve Green Curry Chicken tercih ettim. Farklı olarak ortaya appettizer olarak getirdikleri karpuz ve kurutulmuş ton balığı tozunu söyleyebilirim. Yediğimiz şeylerin tümü lezzetliydi ancak tabiki pahalı bir restaurant.
Seoul Korean BBQ
Cenevre lezzetleri turumda beni hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü barbeküyü gaz veya kömürde değil elektrikli mangallarda yapıyorsunuz. Et çeşitliliği ve soslar pek alternatifli değil. O yüzden yediğim etten marinesi güzel et de kaliteli olsa da mangal tadı alamadığım için zevk alamadım. Bibimbaplarına ise söyleyecek laf yok. Gayet başarılı. Ha bir de etleri normalde marula sarıp yersiniz Korean BBQ’da ama burada öyle birşey yoktu 🙁
Pachamacha Peru Restaurant
Nereye gidersem gideyim Peru restaurantı varsa kaçırmam! Cenevre lezzetleri gezimde de öyle oldu. Çok başarılı bir kadın şefin restauranını buldum ve bir öğle yemeği için oraya gittim. O hafta şansıma lokal Cenevre ürünleri ile Peru lezzetlerinin birleştiği bir menü hazırlamıştı şef. Menüden tercihim, Leman gölü balıklarından yapılan ceviche ve Cenevre birası ve Aji ile marine eidlmiş tavuk ızgara oldu. Kendi hazırladıkları ekmekler inanılmaz lezzetliydi. Normalde ekmek yememeye çalışan ben ikinci sepeti de silip süpürdüm. Gerçekten çok başarılı bir Peru restaurantı.
Spikisi Italian Burger and Cocktail Bar
Cenevre’de bir de burger deneyimi yaşayalım istedik ve araştırmalarım sonucu en farklı konsepte sahip olduğuna inandığım Spikisi’ye gitmeye karar verdik. Burası İngilizce Speakeasy yani gizli bar anlamına gelen kelimenin direk okunuşu Spikisi adını almış bir İtalyan burgercisi ve aynı zamanda da bir kokteyl bar. Çalışan garson kızın aksanından İtalyan olduğu anlaşılıyor. İngilizcesi yok denecek kadar az. Menüsü birbirinden ilginç isimlere sahip burgerlerle dolu. Örneğin; Frank Sinatra, Frank Me, Art Deco, Rosalino vs… Benim tercihim stracciatella peynirli, salamlı ve rokalı dana etli burgerden yana oldu. Yanına da çilek aromalı lokal bir bira söyledik. 1920 adlı baconlı burgeri tercih etti. Burgerler öncesi atıştırmalık olarak nefis birer yeşil salata getirdiler. Burgerlerini çok beğendik bu mekanın. O yüzden kesin tavsiyedir.
Boreal Coffee
Şehirde aradım tarafım ve mevcut olan birkaç adet üçüncü kuşak kahveciden en ilgimi çekeni buldum. Boreal! Burasının ilgimi çekmesinin bir nedeni de espressoları dilerseniz dondurma kornetinde alailiyorsunuz. Görsel olarak çok ilgi çekici ama lezzet olarak bekleneni karşılamıyor. Hatta içerken üzerime boca ettim espressoyu. Ama yine de kahveleri çok lezzetli Boreal’in. Bir Americano için mutlaka uğranmalı!
Manu Gelato
Gitmeden önce kafama koyduğum yerlerden biri de bu dondurmacıydı. Tesadüf konakladığım otelin hemen yanı başında bir şubesi varmış ve son akşam da olsa deneme fırsatım oldu. Oldukça büyük porsiyonu var. Yalnız problem fazlaca koydukları için benim gibi orta boy bir kap aldıysanız taşıyor ve ortalığı batırıyor. Tercihim fıstıklı ve tuzlu karamelli çeşitlerdi. Yani yine şaşırtmadım. Ne yapayım o tatları seviyorum 🙂
YORUM BIRAKIN